Kalkınma Bakanlığının “Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı” kapsamında inşa edilen müze, 10 bin metrekare kapalı alan olmak üzere toplamda 50 bin metrekarelik bir alanda kuruldu. Müzede, başta Urartular olmak üzere Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı dönemlerine ait 42 binden fazla eserden yaklaşık 3 bini sergileniyor.
Van Müze Müdürü Erdal Acar, Van’ın tarihinin paleolitik dönemden Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzandığını anlattı. Acar, Van’ın İpekyolu üzerinde yer alması nedeniyle birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını vurguladı ve 2011 depremi sonrasında hasar gören eski müze binasının yerine, 2012’de temeli atılan yeni müze binasının 2019’da tamamlandığını aktardı.
Müzede 23 teşhir holü, konferans salonu, sergi salonları, çocuk atölyeleri, oyun alanları, derslikler, dinlenme alanları ve satış stantları bulunuyor. Paleolitik dönemden İslami dönemlere kadar geniş bir yelpazede kronolojik olarak düzenlenen bu salonlar, ziyaretçilerine adeta bir zaman yolculuğu sunuyor.
Acar, müzelerin kültür varlıklarının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması açısından önemine değinerek, her yıl kazılar, yüzey araştırmaları, hibe ve satış gibi yöntemlerle yeni eserlerin müzeye kazandırıldığını ifade etti. Van Müzesi'nde bulunan 42 binin üzerinde eser, müzeyi Türkiye'nin en zengin koleksiyonlarından birine sahip hale getirdi. Ayrıca, müzede restorasyon ve konservasyon çalışmaları da yapılıyor.
Van Müzesi'nin yanı sıra Van Kalesi ve Akdamar Adası da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı. Geçtiğimiz yıl müze ve Van Kalesi'ni yaklaşık 60 bin kişi ziyaret ederken, Akdamar Adası 175 bin ziyaretçiyi ağırladı. 2024 yılının ilk üç ayında ise toplamda 55 bin ziyaretçi sayısına ulaşıldı. Bölgede devam eden kazı çalışmalarından elde edilen eserler de müzeye kazandırılarak ilerleyen dönemlerde sergilenmesi planlanıyor.