Günümüzde toplumsal yaşamda estetik ve eğitici bir rol üstlenen tiyatro sahneleri, geçmişte de antik kentlerde sanatın güç bulduğu ihtişamlı mimari eserler olarak karşımıza çıkıyor.
Eski medeniyetlerin destansı hikâyelerine sahne olmuş antik tiyatrolar, tarihin fısıltılarına kulak vermek isteyenleri bekliyor.
Aspendos Antik Tiyatrosu – Antalya
Aspendos sadece Anadolu’nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi korunagelmiş Roma Dönemi tiyatrolarından biridir.
Tanrılara ve devrin imparatorlarına adanan yapı, Roma tiyatro mimarisinin ve yapım tekniğinin izlerini sergiler. Devrinin görkemli yapılarından biri olan Aspendos Tiyatrosu 15 – 20 bin kişi kapasitelidir.
Tiyatro İmparator Marcus Aurelius devrinde, Mimar Zenon tarafından inşa edilmiştir. Girişin iki yanında bulunan Grekçe ve Latince yazıtlardan yapının Curtius Crispinus ve Curtius Auspicatus adlı iki kardeş tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Ünlü tiyatroda Selçuklu Dönemi onarım izlerini özellikle dış cephe ortasındaki anıtsal kapı eklentisinde ve cephesindeki koyu kırmızı zikzak desenli sıva kaplamada görmek mümkündür.
Antiphellos Antik Tiyatrosu – Antalya
Likya dilinde Habesos veya Habesa adıyla anılan Antiphellos, Likya Bölgesi’nin eski yerleşim yerlerinden biridir. Roma İmparatorluğu Döneminde önemli bir liman kenti olan Antiphellos’un en iyi korunmuş yapısı, Akropolis tepesinin güney eteğinde yirmi altı caveası (oturma sırası) ile denize bakan tiyatrodur.
Oturma sıraları dört dikey merdivenle üç kısma ayrılmıştır, diazoma (tiyatrolarda basamaklı oturma kesimini yatay olarak parçalara ayıran geçit) bulunmamaktadır.
Helenistik Çağ yapıtı olduğu düşünülen tiyatro, sabit bir taş skene (sahnenin arkasındaki yapı) binasına sahip değildir. Tiyatronun kuzeydoğusunda, ana kayaya oyularak yapılmış yirmi dört kadın kabartmasının bulunduğu mezar odası yer alır.
Hierapolis Antik Tiyatrosu – Denizli
Pamukkale travertenleri’nin hemen yanında tüm görkemiyle ayakta duran Pamukkale Hierapolis Antik Kenti UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi’nde yer almaktadır. Antik kent içinde bulunan tiyatro binası İmparator Septimius Severus zamanında, MS 3’üncü yüzyılda inşa edilmiştir.
Büyük yapı, dört ada üzerine inşa edilmiştir. Dik olan cavea, diazomadan iki kısma bölünmüştür.
Tiyatroda yüksek arkalıklı, arslan ayaklı oturakların, kentin önemli şahsiyetleri için yapıldığı düşünülmektedir.
Xanthos Antik Tiyatrosu – Antalya
En parlak günlerini yaşadığı Klasik Çağ’dan itibaren bölgenin ve antik dünyanın dikkat çekici yapıtlarına ev sahipliği yapan Xanthos,1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir. Kentin çok sayıdaki yapısından biri olan tiyatro, Likya akropolünün kuzeyindeki yamaca inşa edilmiştir. Bu alan, tiyatronun inşa edildiği dönem öncesinde ve sonrasında her zaman merkezi bir nokta olmuştur.
Mimari olarak bakıldığında ilk yapım evresi Helenistik Çağ’a tarihlenen tiyatronun bu döneme ait kalıntıları, orkestra bölümünde izlenebilmektedir. Ayrıca yine bu dönemde, sahne binası, oturma sıralarından bağımsız bir biçimde tasarlanmıştır.
Günümüzde gördüğümüz tiyatro ise MS 2’nci yüzyıla tarihlendirilmekte olup yaklaşık izleyici kapasitesi 2 bin 200 kişiyi bulmaktadır.
Efes Antik Tiyatrosu – İzmir
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan Efes, antik çağın en önemli merkezlerinden biridir. Kent, tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9 bin yıl kesintisiz yerleşim görmüş ve her dönem çok önemli bir kültür ve ticaret merkezi olmuştur. Antik Kentte bulunan ve dönemin en büyük açık hava tiyatrosu özelliğini taşıyan Efes Antik Tiyatrosu 24 bin kişi kapasitelidir. Panayır Dağı’nın güney eteklerinde yer alan tiyatro, ilk olarak Helenistik Dönemde inşa edilmiştir. Bugün görülen kalıntılar MS 1. ve 2’nci yüzyıla aittir.
Efes Antik Tiyatrosu antik tiyatroların ortak unsurları olan sahne, orkestra ve cavea’dan oluşur. İlk zamanlarda tiyatro basit bir sahne binası, orkestra ve tek oturma bölümünden oluşuyordu. Augustus Dönemi’nden itibaren kentin hızlı gelişimiyle tiyatro da büyütülmüştür.
Tiyatroda dini, siyasi ve sanatsal oyunların yanı sıra Roma Dönemi’nde gladyatör ve hayvan dövüşleri de yapılmıştır.
Termessos Antik Tiyatrosu – Antalya
Termessos Antik Kenti’nin en göz alıcı yapısı, Pamfilya ovasının üzerinde, manzaraya hâkim konumda bulunan tiyatrodur. Helenistik Dönem tiyatro planını koruyan bu tiyatro, Roma tiyatrosunun en belirgin özelliklerini sergiler. Helenistik cavea, diazoma ile ikiye ayrılır.
Diazomanın üzerinde sekiz, aşağısında ise on altı oturma sırası vardır. Tiyatro, yaklaşık 4 – 5 bin seyirci kapasitesine sahiptir. Geniş kemerli giriş yolu, cavea ile agorayı bağlar. Güney paradosa (seyirci girişleri) daha sonraları kemer yapılmışsa da kuzey parados, orijinalindeki gibi, üstü açık olarak bırakılmıştır.
Sahne binası, MS 2’nci yüzyılın özelliklerini gösterir. Bunun arkasında sadece uzun, dar bir oda vardır. Burası, görkemli bir şekilde süslenmiş cepheyi kesen beş kapı ile oyunun sahnelendiği podyuma bağlanır. Sahnenin altında, vahşi hayvanların dövüşe çıkarılmadan önce tutuldukları beş küçük oda vardır.
Bodrum Antik Tiyatrosu – Muğla
Halikarnassos Antik Kenti’nin kuzeyinde yer alan ve nekropol yani mezarlık olarak kullanılmış olan Göktepe’nin güney yamacına yaslanmış olan tiyatro MÖ 4’üncü yüzyıla tarihlenen görkemli bir yapıdır. Roma İmparatorluk Dönemi öncesi tiyatroların tüm özelliklerini taşımaktadır.
Tiyatronun oturma sıraları bölümü, ana kayaya at nalı şeklinde oyularak biçimlendirilmiş ve üzeri mermerle kaplanmıştır. Alt bölümde 30, üst bölümde 25 olmak üzere toplam 55 sıra bulunmaktadır. Bu özelliği nedeniyle tiyatronun 12 – 13 bin kişi kapasiteli olduğu düşünülebilir. Oturma bölümünün yarım daireden büyük olması, Erken Çağlara tarihlendirilebilen bir yapı olma ihtimalini desteklemektedir.
Tiyatronun ortasında yer alan orkestra bölümü, oturma sıraları bölümüne uygun olarak yarım daireden daha büyük bir biçimde yapılmıştır. Antik Çağlarda oynanan oyunları, söylediği şarkılar ve çeşitli koreografilerle destekleyen koro, orkestrada yer almaktaydı.
Myra Antik Tiyatrosu – Antalya
Bir dönem Likya Uygarlığı’nın başkenti olan Myra, ismini kurulduğu Myros Nehri’nden (Demre Çayı) almıştır. Myra’nın en önemli yapılarından birisi tiyatrodur.
Akropolün güney eteğinde yer alan tiyatro, gerek oturma sıraları gerekse sahne binası ile iyi korunmuş bir Roma Dönemi tiyatrosunun özelliklerini yansıtır.
Sahne binası ikinci katın yarısına kadar ayaktadır ve seyircilere bakan yüzü bir mimari fasad (cephe) oluşturacak şekilde sütun ve nişlerle süslenmiştir.