Günümüzde Fatih Haseki sınırları içinde yer alan ve zamanla Avrat taşı olarak bilinen tarihi Arkadios Sütunu restore ediliyor.
1602 yıl önce bugün Doğu Roma İmparatoru Arkadios döneminde isyanın bastırılması üzerine zaferi taçlandırmak üzere yapılan ve çeşitli doğal afetlerden etkilenmesi nedeniyle yok olmaya yüz tutmuş sütunun restorasyon (yenileme) projeleri Fatih Belediyesi tarafından hazırlandı. Fatih’in binlerce tarihi mirasa evsahipliğini yaptığını belirten Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan projeyle ilgili şunları söyledi: “ Göreve geldiğimizde yaptığımız ilk işlerden biri Kültürel Miras Müdürlüğünü kurmak oldu. Bir yandan kültürel miras envanteri ile sivil mimari örneklerinin durum tespitlerini yaptık. İlçemizdeki tarihi çeşmeler, medreseler, türbe, hazire, sebil ve birçok tarihi ve kültürel yapıları restore ediyoruz. Bunlardan biri de tarihi restorasyon projesini hazırladığımız Arkadios Sütunu. Tarihçi Hocalarımız da kent kültürü ve tarihi açısından çok önemli olduğunu belirtiyor, kültür ve uygarlık tarihimiz açısından önemli olduğunu değerlendiriyorlar. Asırlar sonra ilk kez restorasyonunu yaparak günümüze kazandırmış olacak ve geleceği taşımış olacağız. ”
Tarihi Arkadios Sütunun uzunluğu çeşitli kaynaklarda 47 metre, 50,4 metre, 46,09 metre olarak belirtilmiş. Bu ölçü, hem Kontantianpolis’teki hem de Roma’daki benzer sütunlardan en yükseğidir. Günümüze sadece sütun tabanı, kaidesi ve gövdesinin en alttaki bandının bir kısmını içeren 10 metrelik bölümü kalmıştır. İki bina arasında sıkmış halde olan ve yer yer çatlakları bulunan sütunun üzerinde dönemin önemli olaylarının anlatıldığı kabartmalar yer alıyor.
Arkadios sütunu, tarihçi Teofanis’e göre 404 yıllarında inşa edilmiştir. Sütunun tamamlanmasının ise II. Theodosios devrinde gerçekleştiği, sütunun üzerine Arkadios’un heykelinin konulması ile 421 yılının Temmuz ayında bir tören düzenlendiği belirtilir.
1602 yaşındaki sütunun gövdesinde bulunan kabartmalarda hükümdarların zaferlerini anlatan sahneler düzenleniyordu
Roma dönemindeki anıtlar hakkında bilgi veren Sanat Tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, “Arkadios Anıtı İstanbul’da hatta Türkiye’de görebileceğiniz en özgün anıtlardan bir tanesi. Bu kültür ve uygarlık tarihimiz açısından oldukça ilginç. Roma döneminde, başkent Roma’da çok görkemli anıtlar inşa etmişler. İmparator Marcus Aureilus’un muhteşem bir sütun şeklinde meydanın tam ortasına yerleştirilmiş anıtı bulunmaktaydı. Bugünkü bir minare gibi hayal edebiliriz. Gövdelerinde helezoni, spiral livler üzerinde kabartmalar bulunuyordu. Kabartmalarda hükümdarların hayatlarını, zaferlerini anlatan sahneler düzenlemişlerdi. Bu Roma dünyasının emperyal kurgusunda çok önemliydi. İstanbul yeni bir başkent olarak inşa edildikten sonra İmparator Theodosius ve İmparator Arcadius’un şehirde Roma’dakilere benzer iki tane görkemli anıt inşa ettiğini biliyoruz. Bir tanesi Beyazıt’ta Theodosius formunda diğeri ise Arcadius formunda bunlar zaten birbirlerinin arkasından tahta çıkan hükümdarlardır. Arkadios Anıtı da İmparator Arcadius hatırasına inşa edildi. Çok büyük dikdörtgen bir meydandı, o meydanın kenarları revaklıydı. Ortasına da bu görkemli anıt dikildi. Böylelikle 2 tane Roma’da, 2 tane İstanbul’da spiral livli sütun ortaya çıktı. Bu Roma’nın iktidarı için çok önemliydi ancak 18. ve 19. yüzyılda Avrupa’da da popüler oldu. Bugün dünyanın başka kentlerinde de görebiliyoruz” dedi.
Osmanlı döneminde kadınların ticaret yaptığı yerde bulunduğu için sütun avrat taşı olarak biliniyor
Tarihi sütunun çevresindeki alanda Osmanlı dönemindeki kadınların ticaret yaptığını anlatan Hayri Fehmi Yılmaz, “Maalesef İstanbul’daki bu iki büyük anıtın başına birtakım sıkıntılar geldi. İmparator Arcadius’un bugün Cerrahpaşa’da olan anıtı bu tür anıtların en yükseğiydi. Yaklaşık 47 metre uzunluğu vardı. Depremlerden zarar gördü, yıldırımlar düştü. Üzerinde İmparator Arcadius’un bir heykeli vardı, yıldırım birkaç kere ona isabet etti. Dolayısıyla da anıt birçok zarar gördü. 740 yılında yaşanan bir depremde heykel devrildi ve bir daha anıtın üzerine koyulmadı ama İstanbul’u ziyaret eden herkes bu ilginç anıttan hep bahsetti. İstanbul’un fethinden sonra da anıt varlığını devam ettirdi yalnız anıtın etrafındaki büyük boş alanda hanımların ticaret yaptığı bir pazar kuruldu. Aslında alıcılar da satıcılar da hanımlardı. O yüzden buraya ‘Avrat Pazarı’ demeyi tercih ettiler. Hatta buradaki sütun da ‘Avrat Taşı’ diye tanımlandı. Şimdilerde kelimeyi daha zarif şekilde söylüyoruz ve ‘Kadınlar Pazarı’ diyoruz.