Sicilya Adası’nın güneyinde adından Orta Çağ mimarisiyle bahsettiren Siracusa, geçmişin izlerini modern zamana taşıyan arkeolojik kalıntıları ve 2700 yıllık tarihi ile ziyaretçilerini etkisi altına alıyor. Antik Yunan döneminde koloni devleti olan ve etkili bir politika gücüne sahip Siracusa günümüzde önemli bir kültür turizmi noktasıdır. Aynı zamanda şehrin tamamı 2005 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne alınmıştır. 150 bin nüfuslu küçük bir liman kenti olmasına rağmen içinde birçok mabet, antik meydan, açık hava tiyatroları ve ortaçağ yapılarını saklamaktadır. Ayrıca yaşadığı çağın ilerisinde icatlarıyla bilinen Arşimet’in şehri olarak da büyük bir değere sahiptir.
Teatro Greco (Yunan Tiyatrosu)
Demokopos tarafından Antik Yunan İmparatorluğu’nun en büyük tiyatrosu olarak M.Ö 470 yılında inşa edilmiştir. 15000’lik seyirci kapasitesinde olan antik tiyatro büyük bir terasa ve kaya duvarlarının arkasında perilere ait özel bir yer bulunmaktadır. Antik tiyatronun içinde gezinirken kendinizi 15000 kişilik bir seyirci karşısında hissettirecek ambiyansa sahiptir.
Latomia del Paradiso ve Dionysius’un Kulağı
6. yüzyılda 20 Metrelik kireçtaşı çukurlarından oluşan antik taş ocağı Latomia del Paradiso ve Dionysius’un Kulağı Siracusa’nın en büyük doğal oluşum parçasıdır. Eskiden mahkumların kapatıldığı Latomia del Paradiso ve Dionysius’un Kulağı Mağarası’nda hala mahkumların fısıltılarının yankılandığı söylenir. Galeri’nin içine doğru ilerlediğinizde halat ustalarının çalıştığı Grotta dei Cordari bölümü bulunmaktadır. Kendine has bir ruhu bulunan Dionysius’un Kulağı Mağarası’nı ziyaret ederek geçmişin fısıltılarına kulak verebilirsiniz.
Santa Maria delle Collonne (Katedral)
Adanın mimari evrimini yansıtan ve Siracusa’nın simgesel bir yapısı haline gelen Santa Maria Katedrali yedinci yüzyıldan kalma sütunların etrafına inşa edilmiştir. Barok tarzını tüm ihtişamı ile yansıtan katedral Peter ve Paul havarileri heykelleri ile büyük bir önem kazanmaktadır.
San Giovanni Crypt ve Catacombs
Erken Hristiyanlık döneminde inşa edilen Giovanni Kilisesi, 1963 yılında yaşanan depremle yıkılmıştır. Ancak bodrum kısmının bir yeraltı tapınağı olduğu keşfedilmiştir. İçinde ion kaidesi sütunlarını ve duvar resimlerini görebileceğiniz Giovanni yeraltı kilisesi harabe olmuş ana kiliseden kalan tek parçadır.
Latomia dei Cappuccini
Siracusa’nın 12 antik taş ocaklarından biri olan Latomia dei Cappuccini 9.000 yıllık geçmişiyle şehrin en antik yerlerinden biridir. Zaman içerisinde doğa olayları nedeni ile bazı bölümlerinde çöküntüler olsa da Siracusa’da eseri ayakta tutmak için birçok seferberlik ve çalışmalar yapılmıştır. Antik fotoğraf konseptine ilgisi olan tüm ziyaretçilerin uğraması gereken bir noktadır.
Apollon Tapınağı
Siracusa’nın önemli antik kentlerinden biri olan Apollon Tapınağı arkeoloji için de önemli bir alandır. Milattan önce 570 yılında yapılmış olan tapınak 1938 ve 1943 yıllarında yapılan arkeolojik kazılarla keşfedilmiştir. Sicilya’nın en eski tapınağı olarak bilenen Apollon Tapınağı tarih boyunca çeşitli iktidar grupları tarafından Bizans kilisesi, İslami cami, Norman kilisesi ve İspanyol kışlası gibi başka faaliyetlerde değerlendirilmiştir. Apollon Tapınağı’nda bulunan buluntular Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Siracusa’nın Barok Mimarili Duomo Meydanı (Piazza Duomo)
Siracusa’nın antik tarihini keşfettikten sonra yönümüzü mimari olarak gözümüzü ve ruhumuzu doyuracak Duomo Meydanı‘na çeviriyoruz. Meydanın en dikkat çeken yapıları Santa Maria delle Collonne Katedrali ve Lucia alla Badia Kilisesi‘dir. Siracusa’ya gittiğinizde hangisinin daha ihtişamlı olduğuna siz karar verirsiniz. Meydanda bulunan şık kafe ve restoranlarda Sicilya ve İtalyan mutfağının bir arada harmanlanmış menüleri ile güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Adeta açık hava sanat galerisine benzeteceğiniz Duomo Meydanı‘nda her köşesinde fotoğraf çekebileceğiniz birbirinden güzel estetik yapılar sizleri bekliyor.