Siirt’te 1129 yılında inşa edilen tarihi Ulu Cami, ziyaretçilerine İslam dininin manevi havasını yaşatıyor. Siirt’te girişindeki kitabeye göre 1129’da yaptırılan Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan ata yadigarı cami, yıllara meydan okuyor.
Dikdörtgen prizma kaide üzerine yuvarlak gövde mimarisi ile inşa edilen ve yukarıya doğru incelen minaresinin her dört yanında Kufi yazı türüyle Hazreti Muhammed ve dört halife Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali’nin isimlerinin nakşedilmesi dikkati çekiyor. Cami, dıştan kesme taş, içten ise etrafı Horasan harcı ile derz yapılan yığma taşlarla inşa edilmesi ve sadeliğiyle ilgi görüyor.
İl Kültür ve Turizm Müdürü İrfan Tekin, inşa tarihi kesin olarak bilinmeyen caminin Selçuklu sultanlarından Muğisiddin Mahmut’un emriyle 1129’da inşa edildiğinin kabul gördüğünü söyledi. Caminin farklı tarihlerde onarıldığını dile getiren Tekin, “Ulu Cami, 1260’da Cizre Kadısı Selçuklu atabeylerinden El Mücahid İshak tarafından onarılmıştır. Bu onarım sırasında yapıya bazı bölümler eklenmiştir.” dedi.
Caminin minaresinin kare bir kaide üzerinde silindirik gövdeli olarak yükseldiğini aktaran Tekin, minareye ilişkin kitabede yapım tarihi ile ilgili bilgiler bulunduğunu anlattı. Minarenin tuğla malzemeden yapıldığına değinen Tekin, şöyle konuştu “Minarenin süslemesinde cas adı verilen alçı taşından yapılan kalıp süslemeleriyle sırlı tuğlayla yapılmış. Farklı geometrik örgülerden oluşan süslemeler görülüyor. İran ve Türkmenistan’da yoğun olarak kullanılan bir teknikle yapılan minare, inşa tekniği bakımından Musul Ulu Cami’nin minaresine benzemektedir.”
Caminin 893 yıldır güzelliğini koruduğunu ifade eden Tekin, her yıl yurt içi ve dışından çok sayıda ziyaretçiyi ağırladığını kaydetti. Ulu Cami imamı Nezir Obut da aradan 893 yıl geçmesine rağmen caminin güzelliğini koruduğunu ve ayakta durduğunu söyledi. Bin kişilik kapalı 5 bin kişi kapasiteli caminin son restorasyonunun 2006-2012 yılları arasında yapıldığını anımsatan Obut, “Ziyaretçiler caminin doğallığı ve güzelliği karşısındaki atmosferden etkileniyor.” dedi.
Caminin 3 ana kubbeden oluştuğunu ve arka bölümünün tonoz şeklinde tasarlandığını aktaran Obut, caminin yazın serin, kışın sıcak bir ortam sunduğunu belirtti. Caminin ön tarafında 3 büyük, arka tarafında ise 2 küçük mihrap bulunduğunu bildiren Obut, “Geçmişte ön taraftaki büyük mihrapta namaz kıldırılırken sağ ve sol taraftaki mihraplarda ise ders verildiği belirtiliyor. Arkadaki küçük mihrapların özellikleri de sübyan şeklinde tasarlanmış, çocukların camiye alışmaları için kullanılmış. Ecdadımız o günkü bu ayrıntıyı düşünmüştür.” ifadelerini kullandı.
Minarenin özelliklerine de dikkati çeken Obut, minarenin her dört yanında Kufi yazı türüyle Hazreti Muhammed ve dört büyük halifenin isminin yer aldığını aktardı. “Minareye dikkatli bakıldığında Peygamber Efendimiz ve dört halifenin isimlerinin yazılı olduğu ayrıntıyı görebiliyoruz. Caminin iç kısmında mimari olarak hiç tezhip sanatının kullanılmadığı göze çarpmaktadır. Taş ve Horasan harcıyla inşa edilmiştir.” diyen Obut, bu ayrıntıların ziyaretçilerin ilgisini çektiğini dile getirdi.
“Korunmasını ve tanıtılmasını istiyoruz”
Ziyaretçilerden Hüseyin Sevinç de caminin sadece Siirt için değil bütün İslam alemi için önemli bir eser olduğunu söyledi. “Ulu Cami nadide bir eser. Yüzyıllardan beri günümüze korunarak ulaşan camiyi bizim de korumamız gerekir. Caminin minaresinde Peygamber Efendimiz ve dört büyük halifenin isimlerin bulunması çok muazzam.” diyen Sevinç, görenlerin camiye hayran kaldığını anlattı.
Zafer Doğrusever de Ulu Cami’nin kente ayrı bir güzellik ve maneviyat kattığını dile getirerek, “Burada kılınan namazın ayrı bir maneviyatı var. 893 yıldır bu cami ayakta. Bu camimizin her zaman korunmasını ve tanıtılmasını istiyoruz.” diye konuştu.