Osmanlı’nın Cezayir’e armağanı: Riyes el-Bahr Kasrı

Osmanlı döneminde başkent Cezayir’in sahil kısmında inşa edilen Riyes el-Bahr Kasrı, ihtişamıyla asırlardır adeta Cezayir’in Akdeniz’e bakan incisi konumunda.

Kasır, 1576 yılında dönemin Osmanlı Beyi Ramazan Paşa’nın emriyle denizden gelmesi muhtemel saldırılara karşı inşa edildi. Riyes el-Bahr, daha sonra Cezayir’de bulunan Osmanlı paşaları ve bölgeye gelen misafirlere ev sahipliği yaptı.

Fransa sömürgesi döneminde, bir süre rütbeli komutanların kaldığı yönetim merkezi olarak kullanılan Riyes el-Bahr Kasrı, Cezayir’in 1962’de bağımsızlığını kazanmasının ardından restore edilerek müzeye dönüştürüldü.

KASRA GELEN ZİYARETÇİLER KENDİLERİNİ OSMANLI DÖNEMİNDE GİBİ HİSSEDİYOR

AA muhabirine konuşan müze ziyaretçilerinden Abdulhami Gali, Riyes el-Bahr Kasrı’nın başkent Cezayir’in eski şehri olarak bilinen Kasba’da Osmanlının bıraktığı en değerli eserlerden biri olduğunu söyledi.

Kasrı dolaşırken kendisini adeta Osmanlı döneminde yaşıyormuş gibi hissettiğini ifade eden Gali, “Ailemle beraber geldik. İçerideki atmosfer bizi resmen eski dönemlere götürdü. Çocuklarım, müzeyi hayranlıkla dolaştı.” dedi.

“KASRI OSMANLI’NIN BİZE BIRAKTIĞI BİR ARMAĞAN GİBİ GÖRÜYORUM”

Üniversite öğrencisi Amine Sahravi ise arkadaşlarıyla müzeyi ziyarete geldiğini belirtti.

Kasrın denize baktığı kısmın çok etkileyici olduğunu dile getiren Sahravi, “Bizim Cezayir Körfezi olarak isimlendirdiğimiz kısmın tamamı ayaklarımızın altında kalıyor. Çok güzel bir manzarası var.” ifadelerini kullandı.

Osmanlı döneminde başkent Cezayir’in sahil kısmında inşa edilen Riyes el-Bahr Kasrı, ihtişamıyla asırlardır adeta Cezayir’in Akdeniz’e bakan incisi konumunda. Kasır, 1576 yılında dönemin Osmanlı Beyi Ramazan Paşa’nın emriyle denizden gelmesi muhtemel saldırılara karşı inşa edildi. Riyes el-Bahr, daha sonra Cezayir’de bulunan Osmanlı paşaları ve bölgeye gelen misafirlere ev sahipliği yaptı. Fransa sömürgesi döneminde, bir süre rütbeli komutanların kaldığı yönetim merkezi olarak kullanılan Riyes el-Bahr Kasrı, Cezayir’in 1962’de bağımsızlığını kazanmasının ardından restore edilerek müzeye dönüştürüldü. ( Ebu Bekir Aşkın – Anadolu Ajansı )

Sahravi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üniversitede tarih bölümü okuyorum, bu nedenle Cezayir tarihindeki önemli eserleri dolaşmayı seviyorum. Riyes el-Bahr Kasrı’nı Osmanlının bize bıraktığı bir armağan gibi görüyorum. Düşününce yapılan bir eserin üç asır gibi bir süre ayakta ve hizmet veriyor olarak kalması inanılmaz.

OSMANLI DÖNEMİNDE KASIR’DA KUR’AN’I KERİM TALİMİ YAPILAN ÖZEL ALAN VARDI

İlk etapta denizden gelmesi muhtemel saldırıları önlemek için adeta bir kale gibi inşa edilen Riyes el-Bahr Kasrı, zamanla birçok alanda da hizmet vermeye başladı.

Tarih sahnesinde, birçok Osmanlı paşası, kaptanları ve misafirlere ev sahipliği yapan Kasrın içerisinde İslami ilimler ve Kur’an’ı Kerim talimi yapılan özel bir alan da bulunuyordu.

UNESCO, DÜNYA KÜLTÜR MİRASI LİSTESİNE ALDI

Riyes el-Bahr Kasrı, UNESCO tarafından 1992 yılında dünya kültür mirası listesine alındı.

Bir kompleksi andıran Kasır, içerisinde birbirine bitişik olarak inşa edilmiş 17, 18 ve 23 numaralarıyla adlandırılan üç ana kasırdan oluşuyor.

Kasır ayrıca, bünyesinde balıkçı evleri olarak isimlendirilen küçük evleri de barındırıyor.

Fransa sömürgesi döneminde, bir süre rütbeli komutanların kaldığı yönetim merkezi olarak da kullanılan Riyes el-Bahr Kasrı, Cezayir’in 1962’de bağımsızlığını kazanmasının ardından bir süre atıl durumda bırakıldı.

Cezayir Kültür Bakanlığı, Kasrın tarihi dokusuna uygun şekilde restore edilmesi için 1987’de çalışma başlattı. Riyes el-Bahr’ın onarımı 1993 yılında tamamlandı ve Kasır, 1994 yılında resmi açılışıyla beraber müze olarak hizmete sunuldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir