Geçmişten günümüze dünyanın en büyük imparatorluklarına başkentlik yapmış İstanbul, tarihi miraslarıyla göz kamaştırıyor. Tarihi yön veren en büyük olayların şahidi olarak bir çağın bitip yeni çağı başlatan fethin merkezi bu kadim şehir, farklı dönemlerde inşa edilen çok çeşitli mimari eserlere ev sahipliği yapıyor. Fransa imparatoru Napolyon Bonapart’ın “Dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu” sözleriyle önemini vurguladığı ve bu sözleri sonuna kadar hak eden bir İstanbul’un hazineleri arasında saraylar, camiler, hanlar, hamamlar, köşkler, çarşılar ve ihtişamlı yapılarıyla dikkat çeken kasırlar bulunuyor.
Tarihe yön veren kararların alındığı, dünyanın en büyük imparatorlarının konakladığı İstanbul’un sarayları, dönemin yaşanmışlıklarını gözler önüne sererken ihtişamlı mimarileriyle hayran bırakıyor.
Topkapı Sarayı
Osmanlı İmparatorluğu’nun kalbi Topkapı Sarayı, yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın da en güzel sarayları arasında yer alıyor. Muhteşem ince el işçiliği detaylarına sahip saray, yüzyıllar boyu padişahların ve sultanların ikametgahı olmanın yanı sıra tarihin yön veren en büyük olaylara da şahitlik etmiştir. Sarayın el emeği çinileri, altından ve sedeften işlemeleri göz kamaştırıyor.
İstanbul Boğazı ve Haliç arasında yarımadanın en güzel noktası Sarayburnu’nda bulunan Topkapı Sarayı, Bab-ı Hümayun (Saltanat kapısı), 1. avlu Alay meydanı, Alay köşkü, Bab-üs Selam (Orta kapı), 2. Avlu Divan meydanı, Divan-ı Hümayun, Adalet kulesi, Enderun avlusu, harem ve çok sayıda köşk, cami, bahçeleriyle etkileyeci bir mimariye sahip.
Dolmabahçe Sarayı
İstanbul Boğazı’nın çehresini güzelleştiren ve şehrin siluetinin önemli yapılarından olan Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılmıştır. Denize paralel inşa edilen sarayda yoğun olarak batı etkisi görülmektedir. Mimar Sarkis Balyan’ın tasarladığı batı tarzı barok mimari özellikleri taşıyan Dolmabahçe Sarayı’nda 285 oda, 46 salon, 6 hamam bulunurken harem, mabeyn, saat kulesi ve Dolmabahçe Camisi olarak 4 ana yapı bulunmaktadır.
Saray, 19. yüzyıl ortalarında Topkapı Sarayı’ndan gelen hanedana ev sahipliği yapmaya başlamış ve Cumhurbaşkanlığı konutu olarak Atatürk tarafından da kullanılmıştır. Atatürk’ün vefat ettiği konut olması nedeniyle de önemli bir yere sahiptir.
Beylerbeyi Sarayı
Barok sanatının işlendiği en güzel eserlerden biri olan Beylerbeyi Sarayı, dönemin önde gelen mimarı Sarkis Balyan tarafından tasarlanmıştır. Saray, Dolmabahçe Sarayı kadar ihtişamlı olmasa da bohem tarzı mobilya ve süslemeleri, Mısır’dan getirilen hasır örgüleriyle farklı bir güzelliğe sahip. Haremlik ve selamlık olarak iki ana bölümden oluşan sarayda 23 oda ve 6 salon vardır.
Doğu ve Batı üsluplarının hoş bir harmanından meydana gelen Beylerbeyi, Sultan Abdülaziz Han’ın donanmayı çok sevmesi nedeniyle salon tavanları Osmanlı askeri gemi resimleri ile süslenmiştir. Sultan Abdülaziz Han’ın donanma sevgisi resimlerle sınırlı kalmamış sarayın bazı odalarında gemi halatıyla dekore edilmiş objeler de bulunmaktadır.
Yıldız Sarayı
Bir kültür ve zanaat mekânı niteliği taşıyan Yıldız Sarayı, II. Abdülhamid’in yöneyim ve yaşam mekanı olmuştur. Osmanlı’nın köşk ve kasır örneklerinden meydana gelen saray, İstanbul’un en çok ziyaret edilen adreslerinden Yıldız Korusu’nun içerisinde huzur dolu bir ortamda konumlandırılmıştır. Kanuni döneminde av sahası olarak kullanılan saraya yerleşen ilk padişah, II. Abdülhamid olmuştur. Dolmabahçe Sarayı’nın denizden ve karadan kuşatılması kolay olduğu için tahta çıktıktan 3 yıl sonra Yıldız Sarayı’na taşınan Sultan Abdülhamid, saltanatı süresince harem binaları, cariyeler dairesi, şehzade köşkleri, tiyatro, cami, çini atölyesi, marangozhane gibi yapıları saraya ekleyerek şu anki büyük kompleks halini almasını sağlamıştır.
Yıldız Sarayı, diğer saraylardan farklı olarak mimari özelliklerinin dışında yemyeşil ağaçlarla ve rengarenk çiçeklerle kaplı bahçelerden oluşan ortamı ve dekorasyon ve tasarımıyla ön plana çıkmaktadır.