Hitit İmparatorluğu’ndan Helenistik Dönem’e uzanan süreçte tapınak, sunu ve adakların tasvir edildiği binlerce yıllık eserler, İzmir’de ilk kez ziyaretçisiyle buluştu.
İzmir Arkeoloji Müzesi’nin, her ay depolarındaki eşsiz eserleri ziyarete açtığı “Göremediklerinizi Göreceksiniz” adlı projenin ekim ayı konuğu “tapınma ve adak” temasını anlatan eserler oldu.
Tapınakların binlerce yıllık anılarını yansıtan serginin en önemli eserlerini de tapınak heykelciği ve tapınaklara kurban taşıyan 3 adamın minik figürleri oluşturdu.
Aliağa ilçesindeki Kyme Antik Kenti’ndeki kazılarda 2013 yılında bulunan Helenistik Dönem’e ait 8 santim yüksekliğindeki pişmiş topraktan tapınak modeli hazine odasındaki yerini aldı.
Menemen ilçesindeki Neontheikos Antik Yerleşimi’nden 2018 yılında çıkarılan Arkaik Dönem’den kalma tanrılara kurban edilmek üzere omuzlarında koç taşıyan 3 adam figürü de sergilendi.
Sergide ayrıca eşsiz değere sahip Metropolis Antik Kenti’nde 2012 yılında bulunan kurşundan yapılma madalyon da bulunuyor.
Yaklaşık 5 santimetre çapındaki madalyonun üstünde mitolojide Zeus’un kızları neşe, zarafet ve güzelliği temsil eden “Üç Güzeller”in tasviri yer alıyor.
Serginin son parçaları ise Hititler’den kaldığı ve yapıları korumak için kullanıldığı düşünülen bronzdan adak çivileri oldu.
“Gerçek buluntularla canlandırma yapmış olduk”
İzmir Arkeoloji Müzesi Uzmanı Elvan Tural, daha önce ziyaretçilerle buluşmamış eserleri tapınak temasıyla sunduklarını, farklı bölgelerden ve farklı tarihlerden eserleri sergilediklerini söyledi.
Sergide aynı zamanda sunu anını anlatmaya çalıştıklarını belirten Tural, şu bilgileri verdi: “Antik Dönem tanrılarına veya tanrıçalarına ait kutsal alanlarda törenler yapılabiliyordu. Denize bakan kaya yüzeylerinde törenler de olabiliyor, dağın tepesinde bir suyla buluştuğu yerde bir sunum yapılabiliyordu. Bu tanrı veya tanrıçanın özelliklerine bağlı olarak yılın bir döneminde gerçekleştirilebiliyordu. Büyük bir katılımla, geçit töreniyle yapılıyordu. Bu törenler genelde kurban törenleri de oluyordu. Sonrasında bir ziyafet veriliyordu. Tapınağa sunulmuş koçlarını omuzlarına almış kurbanlarını tapınağa götüren figürleri de görüyoruz. Tapınağa sunulmuş bu hayvanları kesip yediklerini biz de kutsal alanların yakınlarındaki kemik, çanak çömlek yoğunluğundan anlayabiliyoruz. Ziyafetlerin en büyük arkeolojik kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Bu da onun simgesel bir canlandırması oldu. Ama gerçek buluntularla canlandırma yapmış olduk.”