Adıyaman, yüzyıllar boyu onlarca kültüre ev sahipliği yapmış medeniyetler geçidi kadim bir şehir. Açık hava müzesini andıran bu kültür mozaiği şehirde başta Nemrut olmak üzere antik kentler, çarşılar, tarihi köprüler, doğal güzellikler gezginleri bekliyor. Güneşin en güzel doğduğu yer olarak bilinen Kommagene Krallığı mirası Nemrut, Adıyaman’ın en çok bilinen turistik bölgesi. Anadolu’nun tarihine ışık tutan kentin kıymetli miraslarını görmek için 2-3 gününüzü ayırmalısınız.
Aynı zamanda Güneydoğu Anadolu mutfağının en leziz yemeklerini de tadacağınız Adıyaman’da tarihe de doyacağınız gezi rehberini sizler için hazırladık.
Güneşin en güzel doğduğu yer: Nemrut Dağı
Adıyaman’ın kartpostallara konu dünyaca ünlü kültür mirası Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’na ait kral mezarları, heykelleri ve tümülüsleriyle 1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girerek koruma altına alınmıştır. Kommagene Kralı 1. Antiochos’un tanrılara ve atalarına sunmak için yaptırdığı devasa heykeller, yoğunluğu kutsal kabul edilen doğu bölgesinde olmak üzere dağın çeşitli yerlerine yayılmıştır. Kireç ve taş bloklardan yapılan heykeller, Kommagene Uygarlığı’nın heykel sanatında ne kadar ileri olduğunu gözler önüne seriyor. Anıt mezarlar arasında kral mezarının varlığı düşünülmekle beraber henüz keşfedilememiştir.
Perre Antik Kenti
Kommagene Krallığı’ndan kalan bir diğer miras Perre Antik Kenti, zaman içerisinde tahrip olsa da görülmeye değer kalıntılara da sahip. Helenistik dönem şehri olmakla beraber Roma döneminde de eklemeler yapılan Perre’de kaya mezarları, surlar ve kullanılmaya devam edilen çeşme, dikkat çekiyor. Günümüzde hala kullanılan çeşme bir Roma eseridir.
İznik’te toplanan İncil Konsili’ne temsilci göndermesiyle dini bakımdan önemli bir yere sahip olan Perre, kervanların ve orduların dinleme yeri olarak kullanılmasıyla ticari anlamda da değerli bir şehir olduğu görülüyor. Antik kentte kayaların oyulmasıyla yapılan 200’de fazla mezar da hayranlık uyandırıyor.
Cendere Köprüsü
Kahta ve Sincik ilçeleri arasında Cendere Çayı üzerindeki Cendere Köprüsü, Roma İmparatorluğu’nun yaptığı en geniş, dünyanın ise en eski kemerli köprüsü olarak biliniyor. Roma İmparatoru Septimius Severus, köprüyü eşi ve oğulları adına yaptırmıştır. Köprünün Kahta tarafında kalan 2 sütun, Severus ve eşi Julia Domna adına, Sincik tarafında kalan diğer 2 sütun ise oğulları Caracalla ve Geta’ya adanmıştır.
Babasından sonra tahta çıkan Caracella, 5 yaşındaki kardeşi Geta’yı öldürüp adına yapılan tüm yapıları yıktırmış Cendere Köprüsü’nde bulunan Geta sütunu da bundan nasibini almıştır. Günümüzde köprü üzerinde yalnızca 3 sütun bulunmaktadır.
Arsemia Antik Kenti
Arsemia Antik Kenti, Kommagene Krallığı’nın savunma amaçlı inşaa ettiği kenttir. Antik kenti Kral 1. Antiochus’un babası 1. Mithridates’in mezarı ve tarihe ışık tutan pek çok önemli yapıya ev sahipliği yapıyor. Kentin tarihine dair notların yazıldığı Anadolu’nun en büyük Grekçe kitabesi de Arsemia’da bulunmuştur. Herkül ile 1. Antiochus’un tokalaştığını gösteren kabartma, Arsemia Antik Kenti’nin en önemli kalıntısıdır.
Antiochus yüceltilerek kentin gücünü yüzyıllar sonraya bile taşıyan kabartmada Antiochus, tacı ve kat kat peleriniyle, Herkül ise yalnızca elinde asasıyla tasvir edilmiş, tokalaşırken Antiochus’ın elinin Herkül’ün elinin üstünde olması da dikkatlerden kaçmamaktadır.
Gümüşkaya Mağaraları
Göksu Irmağı boyunca sarp kayalıklar içerisinde birbirine bağlanan odalardan oluşan Gümüşkaya Mağaraları, oyma tekniğiyle yapılan özel konutlardır. Yalnızca bir insanın geçebileceği dar yollarla ulaşılan konutların M.Ö 150 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir. Konutlarda balkonlar, odalar, su kuyuları gibi gelişmiş yerleşim yerine ait bölümler ortaya çıkmıştır.