Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının çalışmaları sonucu geçen yıl turizme açılan batıklar, yurt içi ve dışından dalış tutkunlarının ilgisini çekiyor.
Çanakkale Boğazı’nda daha önce dalışa yasak olan batıklar, Tarihi Alan Başkanlığının ilgili bakanlık ve kurumlar arasında yapılan protokoller, alınan izinler ve hazırlanan projeyle Birinci Dünya Savaşı temalı su altı parkına dönüştürüldü. Bölgede dalışa izin verilen 14 noktada farklı tür ve özellikteki batık savaş gemileri bir yıl önce turizme açıldı.
İngiltere’den gelen çeşitli meslek gruplarına mensup 12 kişilik ekip, Çanakkale Savaşları sırasında Anafartalar Limanı’nın Suvla Koyu’nda batan İngilizlere ait “HMT Lundy” ve “HMS Louis” adlı gemilere dalış yaptı.
Ekip, 27 metre derilikteki Lundy ve 13 metre derinlikteki Louis gemilerini su altı kameralarıyla görüntüledi.
“Bundan sonra daha fazla insan gelecektir”
Dalış ekibinden Mark William Milburn, Gelibolu’daki batıkları çok merak ettiklerini ancak dalışa yasak bölge olduğundan daha önce bunları göremediklerini söyledi.
Başka ülkelerden de gelmek isteyenler olduğunu belirten Milburn, “Bu izinlerin çıkmasından çok memnunum. Bundan sonra daha fazla insan gelecektir. Dalış çok iyi geçti. Su altında görüntü çok güzeldi. Batıklar çok güzel görünüyordu. Bu kadar güzel batıklar turizme açıldığı için çok teşekkür ediyorum. Umarım tekrar gelip dalış yaparım.” dedi.
Dalış eğitmeni Volkan Artut ise bölgenin dalışa açılmasıyla turizmde önemli bir hareketlenmenin başladığını anlattı.
Su altında da önemli bir tarihin varlığını sürdürdüğünü dile getiren Artut, şöyle konuştu: “Bugün İngiliz misafirlerimizi ağırladık. Bu yaz çok daha fazla kişiyi ağırladık. Burası bütün dünyaya açıldı. Çok daha fazla insanın buraya geleceğine inanıyoruz. Birçok ziyaretçi bizimle iletişime geçmeye başladı. Dalanlar çok mutlu. Çünkü burada gerçek tarihi hissediyorlar. İnsanların da daldıktan sonra gerçekten tüyleri adeta diken diken oluyor. Diğer dalış alanları gibi yapay değil. Suyun altında bir canlılık var. Canlılıktan öte burada gerçek bir tarihe dalınıyor. Oradaki duyguyu herkesin dalıp kendisi hissetmesi lazım.”