Gastronomi alanında UNESCO’nun “Yaratıcı Şehirler Ağı”na giren ilk kent olan Gaziantep’in tescilli lezzeti “nohut dürümü”, dükkanların yanı sıra tezgahı bulunan sepetli motosikletlerle de satışa sunuluyor. Yıllar önce hemen hemen her fırının önünde ekmekle satılan haşlanmış nohut, son yıllarda “dürümcü” adı altında fast food lezzete dönüştü.
Kentin işlek yerlerinde faaliyet gösteren bu dürümcüler, nohudun yanında, kavurma, pilav, tava, kızartma gibi yiyecekleri de ekmeğin arasına koyup satmaya başladı. Bu işletmelerin yanında kent genelinde sokakta tabla veya hızlı servisi dolayısıyla motorlu araçlarda nohut dürümü satanlar da tercih ediliyor.
Gazianteplilerin vazgeçilmezi olan ve Türk Patent ve Marka Kurumunca 17 Aralık 2020’de tescillenen nohut dürümü, hem hesaplı hem de doyurucu olmasından dolayı günün her saatinde tüketiliyor.
Bir gün öncesinden bakır tencerelerde ıslatılan nohutlar, kemik suyuyla saatlerce düdüklü tencerede haşlanarak hazırlanıyor. Ardından kaplara alınan nohutlara tuz ve karabiber ekleniyor. Bir süre üzeri hava almayacak şekilde kapatılan nohutlar, kendi buharında dinlendiriliyor.
Fırınlardan alınan sıcak tescilli tırnaklı ekmeğin arasına konulup kaşıkla ezilen nohutlar, isteğe göre soğan, maydanoz, domates eklenerek acılı veya acısız şekilde müşterilere sunuluyor.
Renkli nohutçu: Niko
Gaziantep’te nohut dürümünü motosikletiyle satmaya başlayan ilk girişimcilerden “Nohutçu Niko” olarak bilinen Nihat Oğuz, 17 yıldır sepetli motosikletiyle kentin her noktasına lezzetini ulaştırıyor.
Oğuz, sabahın erken saatinde eşinin yardımıyla evinin yanında bulunan depoda özenle nohudunu hazırlıyor, ardından tezgaha dönüştürdüğü sepetli motosiklete yüklüyor. Yeşilçam filmlerinden esinlenerek tezgahına çeşitli sözleri yazdıran Oğuz, tül ve çiçeklerle süslü motosikletiyle telefon açan müşterilerinin ayağına lezzeti götürüyor.
Kulağında kulaklık, gözünde güneş gözlüğüyle kentin her yerine motosikletini süren Oğuz, satışı artırmaya yönelik çeşitli sözleri sarf ederek yol alıyor. Nihat Oğuz, mesleğini çok sevdiğini ve her sabah gülerek işe başladığını söyledi.
İş hayatında en büyük yardımcısının eşi olduğunu ifade eden Oğuz, şöyle konuştu: “Sevdiğim için hoşuma gidiyor. Sabahleyin işe çıkarken hani çocuğu bir parka nasıl götürürsün sevinir ya ben de işe çıkarken öyle seviniyorum. Yani işimi mesleğimi çok seviyorum. Allah razı olsun eşimden benim en büyük destekçim. Yani benim bel kemiğim diyebilirim. Eşim de manevi desteğini benden hiçbir zaman esirgemedi. Bu yola çıktık kendisiyle böyle ekmek paramızı çıkarıyoruz. 3 çocuğum var, onlar için işte ekmek paramızı Gaziantep’in her sokağına, her mahallesine, her yerine giderek işte nohut dürümü satarak çıkarıyorum.”
Nohut dürümünün çok eski bir lezzet olduğunu anlatan Oğuz, damaklarda ayrı bir lezzet bıraktığını belirtti. Nohut dürümünün toplumun her kesiminin tercihi olduğunu vurgulayan Oğuz, “Nohut dürümünü Gaziantep’te herkes tercih ediyor. Yani fakirinden, zengininden, doktorundan, avukatına hiç fark etmiyor. Gaziantep komple yiyor yani. 3 yaşından 100 yaşına kadar müşterilerim var. İsteyen acılı, isteyen sade yiyor. 3 yaşındaki çocuğa bile yediriyoruz. Çocukken başlıyor nohut aşkı Gaziantep’te. Gaziantep’te nohut dürümü hem uygun hem çok lezzetli olduğu için toplumun her kesimine hitap ediyor çünkü nohut dürümü Gaziantep’in lezzeti.” diye konuştu.
Vatandaşlardan 59 yaşındaki Necdet Serpici ise çocukluğundan nohut dürümü yediğini ve çok sevdiğini söyledi. Nohudun doyurucu özelliğinden bahseden Serpici, “Memleketimizde yediden yetmişe herkes nohut dürümünü tercih ediyor. Nohut dürümünü alan oturup yiyor. Öyle dükkanda şart değil, seyyar arabalarda da var. Önceden sadece ara sokaklarda yaparlardı şimdi her yerde var.” dedi.