Yeşilin ve mavinin bir araya gelerek doğayla uyumlu mimarisinin taçlandırdığı Karadağ, Balkanların Adriyatik kıyısında vizesiz gidebileceğiniz şirin bir ülke. 2006 yılında Sırbistan’dan koparak bağımsızlığını elde etmiş olan Karadağ 700.000 kişilik bir nüfusa sahip. Birçoğu UNESCO listesine girmiş kültürel yapıları geziniz boyunca sizlere eşlik edecek. Kotor Körfezi’nde kano, İşkodra Gölü’nde tekne gezintileri, büyüleyici plajlarında kulaç atacağınız renkli bir geziye başlıyoruz.
KOTOR KÖRFEZİ
Karadağ’a gittiğinizde geziye başlayacağınız yer UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan Kotor Körfezi olmalı. Küçük bir liman şehri olan Kotor Ortaçağ mimarisini tüm saflığıyla görebileceğiniz en güzel şehir. İşte bu mimariyi en iyi şekilde yansıtan yerler Perast ve Dobrota kasabasıdır.
Kasabalara gittiğinizde Perast‘e hakim bir konumda bulunan eski Kampana Saat Kulesi gözünüze çarpacak. Dobrota sokaklarında yürürken de Venedik ruhunu tamamen hissedeceksiniz. Sokakların her köşesi fotoğraf çekmek için ayrı bir bahane sunacak…
Kotor Körfezi’nde Adriyatik denizinin ortasına bağdaş kurmuş eski Ortaçağ mimarisini tüm güzelliğiyle yansıtan insan eliyle yapılmış küçük bir adacık bulunuyor. Kayaların Leydisi anlamına gelen Lady Of The Rocks Adası birçok kartpostalı güzelliğiyle süslemiş.
Efsaneye göre, denizciler her başarılı yolculuktan sonra Kotor Körfezi’ne bir kaya atmışlar. Zamanla ortaya çıkan ada günümüzdeki haline gelerek sembolik bir adacık olmuş. Yerel halk her 22 Temmuz’da tekneleriyle denize kayalar atarak bu efsaneyi yaşatmaya devam ediyor. Lady Of The Rocks Ada’sına geldiğinizde eski zamandan kalma Roma Kilisesini ziyaret ederek içindeki müzeyi gezebilirsiniz.
Kotor Körfezi gezinizde körfezin berrak sularında kano yapabilir gün batımında Kotor Kalesi’ne çıkarak şehrin tüm güzelliğini seyrederek gezinizi tamamlayabilirsiniz.
BUDVA
Sizin için tatil kültür kadar deniz kum güneş üçlüsü ise Budva tam size göre. Ploce, Kamenovo, Mogren, Royal ve Jaz Beach meşhur sahillerden birkaç tanesi. Budva sadece plajlarıyla değil M.Ö 5. yüzyıldan kalma tarihi sokak mimarisini korumasıyla da ziyaretçilerine benzersiz mi nostalji yaşatıyor.
Budva’nın en özel yeri ise karaya sonradan bir geçit ile bağlanan Sveti Stefan Ada’sıdır. 15. yüzyılda bir balıkçı köyü olan Sveti Stefan Adası 1442’de Osmanlı’nın Balkanlara düzenlediği seferlerden korunmak için etrafı kale ile çevrelenmiştir. Günümüzde ise ünlülerin sıkça ziyaret ettiği küçük bir butik otel olarak kullanılıyor.
Budva’da denizin ortasında zarafetiyle dikkatleri üstüne çeken Dans Eden Kız heykeli görmeniz gereken yapılardan biridir. Şehrin simgesi haline gelen Dans Eden Kız heykelinin etkileyici bir de hikayesi var. Rivayete göre, sevgilisinin seferden dönmesini bekleyen bir kadın sevdiği adama yakın hissetmek için her gün sahile geliyor ve burada dans ediyormuş. Sevgilisine olan bağlılığı nedeniyle yerel halk kadına büyük bir şefkat beslemiş. Kadın hayatını kaybedince onun anısını yaşatması için denizin ortasına heykelini yaptırmışlar.
Budva’nın tarihini daha yakından tanımak için Santa Marija in Punta Kilisesi, The Ancient Necropolis, Rustovo Manastırı ve 13. yüzyılda inşa edilmiş olan Aziz Ivan Kilisesi ziyaret edilmesi gereken yerlerdir.
Ayrıca Budva’da yamaç paraşütü yaparak şehri tepeden keyifli bir uçuş eşliğinde görebilirsiniz.
Podgorica
Karadağ’ın başkenti Podgorica doğal ve tarihi güzellikleriyle gezilmesi gereken önemli yerlerden biridir. Şehrin Stara Varos mahallesine giderek Karadağ’daki Osmanlı İmparatorluğu etkisini görebilirsiniz. Dönem ait Osmanagića ve Starodoganjska camileri önemli tarihi yapılardan biridir. Geziniz sırasında yolunuza çıkacak Saat Kulesi ve Osmanlı’dan kalan Ribnica Kalesi yıkıntılarını görmelisiniz.
Karadağ’ın önemli bir sembolik yapısı olan İsa’nın Dirilişi Katedrali şehrin ortasında ziyaretçilerini selamlıyor. 1993 yılında yapımına başlanan katedralin bitmesi tam 20 yıl sürmüştür. Petrovic Sarayı 19. yüzyılı yansıtan mimarisi ile sizlere sanat yolculuğu yaptıracak ilginç heykeller sunuyor.
Tarihe doyduysanız doğa güzelliklerine şahit olmak için Balkanların en büyük gölü olan Skadar Gölü‘ne gitmeniz gerekiyor. Gölün doğal güzelliğini piknik eşliğinde seyredebilir ayrıca Hiking, kano ve tekne turlarına katılabilirsiniz. Şehir merkezine sadece 10 dakikalık uzaklıkta bulunan Kuzey Amerika’daki Niagara Şelalesi’nin ikizi diyebileceğimiz Karadağ Niagara Şelalesi’ne gidebilir birbirinden güzel doğa manzaralı fotoğraflar çekebilirsiniz.
Şehrin panoramik görüntüsüne şahit olacağınız balon turlarına katılarak Karadağ’ın tadını gökyüzünde çıkarabilirsiniz.
Zabljak
Karadağ’ın tüm doğal güzelliklerinin bir araya toplanmış olduğu Zabljak şehri doğayla başbaşa bir tatil için çok uygun bir seçenek. Sizlere macera dolu bir doğa turu sunarak keyifli vakit geçireceğiniz bir yolculuk yaşatıyor.
Avrupa’daki en büyük kanyon olan Tara Kanyonu adrenalin tutkunlarının ilk adresi olacak. Kanyondan akan Tara Nehri üzerinde Rafting yaparak heyecan dolu bir doğa aktivitesi yapmış olacaksınız.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Durmitor Milli Parkı, dünyanın en iyi hiking, trekking rotalarından biri. İçinde 18 tane buzul göl barındıran ve bu göllerden en güzel manzaraya sahip olan ise Kara Göl (Crno Jezero). Güzel bir dağ ve göl manzarası karşında piknik yaparak keyifli bir vakit geçirebilirsiniz.
Çetinje
Eski başkent Çetinje Karadağ’ın beş yüzyıllık kültür başkentidir. Müze ve sanat galerisi bakımından zengin olan Çetinje taşınan Büyükelçilikleri yerli halkın yararlanacağı şekilde restore edilerek ya eğitim ya da kültür sanat galesi olacak şekilde kullanıma açmıştır. Bunların içindeki eski Osmanlı Konsolosluğu günümüzde tiyatro okulu olarak kullanılıyor. Sanatsal yapısının yansıra doğayla bir bütün olması Çetinje şehrinin turistler tarafından ilgi görmesine neden oluyor. Özellikle Lovcen Ulusal Parkı el değmemiş doğasının içinde bulunan konforlu kamp alanları ile gezginlerin değerlendirmek istedikleri bir nokta haline getiriyor.
