Dünyanın her noktasında büyülü güzellikler var ama Romanya’nın Transilvanya bölgesindeki Peleș Kalesi Gotik, İtalyan, Alman ve Fas gibi birçok farklı mimari unsurun birleşmesiyle çarpıcı bir şaheser oluşturulmuş. Dışarı ayrı içerisi ise ayrı bir dünya olan kale, dağların eteğinde kalan muhteşem bir yapı. Peleș Kalesi’nin güzelliği karşısında seyretmeye dalmaktan kendinizi alamayabilirsiniz ama hemen silkinip kendinize gelmenizi tavsiye ederiz, çünkü bu kalede görülecek çok fazla güzellik var.
Kale diğer kaleler gibi şehri koruma amacıyla değil, Romanya’nın ilk kralı I. Carol’un Karpat Dağları’nın çarpıcı manzarasına, yeşillik ve doğanın güzelliğine hayran kalmış olmasından dolayı yaptırılan bir kale. Biçim ve işlev açısından Peleș, bir saray ancak tarih boyunca sürekli kale olarak anıldı. Yapımı yaklaşık 39 yıl süren kale, peri masalını andıran kuleleri, Alman ve İtalyan karışımı dış cephesi ve yer yer görülen ahşap işlemeleri ile büyüleyici bir yapıya sahip.
Kaleden içeriye girdiğinizde sizi lobi karşılıyor, 3 katlı ve 12 metre yüksekliğindeki lobi, kalenin en yüksek odası. Peleș Kalesi, 2.000 parçadan oluşan bir resim koleksiyonu, Türk Salonu, Kütüphane, Müzik Odası, Silah Salonu, Tiyatro gibi benzersiz odalardan ve salonlardan oluşuyor. Her odanın kapısı ayrı bir tarihe ve sanata açılırken hayranlık hissi hafif kalıyor diyebiliriz. Peleș Kalesi, sizi sadece geçmişe yolculuk yaptırmakla kalmayıp, aynı zamanda Avrupa’da bir çok ilke de ev sahipliği yapıyor. Avrupa’da merkezi ısıtma, elektriğe sahip ilk kale olma hatta asansör ve cam çatı gibi özelliği ile zamanının en modern yapılarından biridir.