Charles Texier tarafından 1834’te keşfedilen bu önemli merkez, Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olarak Anadolu’da uzun süre hüküm sürmüştür. 1906’dan beri devam eden kazılar, M.Ö. 2. bin yılında Hitit Devleti’nin başkenti olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Hattuşa, 2634 hektarlık bir alanı kapsayan ve 1988'de Milli Park ilan edilen bir bölge içinde yer alır, bu da turizm açısından önemli bir dinamik oluşturmuştur.
UNESCO'nun Dünya Belleği Listesi'nde yer alan bu tabletlerde, "Bin Tanrılı Şehir" olarak adlandırılan Hattuşa'da saraylar, tapınaklar, anıtsal kapılar, Büyükkale Saray Kompleksi, Büyük Tapınak ve II. Şuppiluliuma'nın yazıtının bulunduğu Hiyeroglifli Oda gibi birçok önemli yapı gün yüzüne çıkarılmıştır.
Ayrıca, 2007’de tamamlanan sur duvarı canlandırması, döneme ait nadir örneklerden biri olarak öne çıkmaktadır. Hattuşa Antik Kenti, sadece Çorum’un değil, aynı zamanda Türkiye’nin en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.