Akdeniz’in pırıl pırıl ılık sularında masalsı bir ada ülkesi Malta. Göz alıcı mimarisiyle insanları içine çeken eserleri Malta Adası’nı Akdeniz’in incisi yapmaya yetiyor. Yüzyıllar öncesine ışık tutan bereketli toprakları ile geçmişin aynası oluyor. Sahilin altın kumları gök mavisi denizle birleşince yüzünüzde verdiği huzuru hissettirecek bir gülümseme beliriyor. Şehir açık hava müzesi gibi önümüze serildiğinde, tüm güzelliğine yakından şahit olmak için can atacaksınız.
Malta Cumhuriyeti Güney Avrupa’da, Orta Akdeniz’de yer alan bir adalar devletidir. Beş takımadadan oluşan Malta Cumhuriyeti’nin başkenti Valletta şehridir. Bu şehir adını büyük savunucusu Ustası Jean Parisot de La Valette’den alıyor. 8000 yıl öncesine kadar yaşayan halkın izlerini hala barındırıyor olması arkeoloji meraklılarının ilgisini çekiyor. Bu tarihi geçmişiyle Unesco Dünya Mirası listesinde bulunan 3 mirasa sahip.
Gezginler için tarih dolu bir macera olacak Malta gezisine Luzzu tekneleri ile başlayalım.
Luzzu tekneleri
Malta limanlarını renklendiren Luzzu tekneleri balıkçı kasabası Marsaxlokk şehrinde bizleri karşılıyor. Mısır’ın etkisini renklerinde ve motiflerinde göreceğiniz teknelerde “Osiris Gözü”ne sıkça rastlayabilirsiniz.
Shrine of Our Lady of Mount Carmel
Malta’nın başkenti Valletta şehrinde bulunan tarihi mimari Malta Cumhuriyeti için önemli bir simgedir. Görkemli yapısı ile şehrin her noktasından bir parçasını görebilmeniz mümkün. Kiliseye giderken başkentin sokaklarında keyifli bir yürüyüş yaparak Malta mimarisiyle yakından tanışacaksınız. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nin bir parçası olan bu kiliseye yakından şahit olmasınız.
Aziz John Katedrali
1577’de St. Jean Şövalyelerinin isteği üzerine inşa edilmiştir. Tavanı resimlerle süslenmiş altın işlemeli duvarları ile dikkatleri üzerine çekiyor. Kilise, içindeki sunak da dahil olmak üzere birçok sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor.
Büyük Üstadlar Sarayı
Rodos’un işgali ile inşa edilen saray Rodos şövalyelerinin en büyük üstadının evidir. Müze olarak kullanılan saray iki bölümden oluşmaktadır. Alt katta teçhizatları depoladıkları alan ile karşılaşıyor üst katında ise resmi odalar ziyaretçilerini bekliyor.
Blue Grotto
Malta’nın güneyinde bulunan Blue Grotto, falez oluşumunun en güzel örneği olabilir. Grotto yapısı nedeniyle denizden yansıyan güneş ışınları sayesinde mavinin onlarca tonunu aynı anda görmenize izin veriyor. Mini bir bot turuna çıkarak engin maviliğe tanık olabilirsiniz.
Malta milli kütüphanesi
Emmanuel de Rohan-Polduc tarafından 1776 yılında şövalye Louis Guérin de Tencin’in koleksiyonunu sergilemek amacıyla kurulmuştur. Şehrin en eski kütüphanesi olması ile önemli bir yere sahiptir.
Tarxien Tapınakları
M.Ö. 3100 yıllarına uzanan tapınak, Malta’daki en önemli arkeolojik kalıntılardan biridir. Tarxien Tapınakları UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne eklenmiştir. Bilinen en eski tapınaklar arasında yer alan Tarxien Tapınakları’nı kesinlikle görmelisiniz.
Hagar Qim ve Mnajdra
M.Ö 360 yılına ait olduğu düşünülen Hagar Qim ve Mnajdra tapınakları dünyanın en eski dini merkezlerinden biridir. Arkeolog çalışması devam eden bu alanda göreceğiniz her taş parçası tarihi geçmişi bugüne yansıtan bir ayna gibidir.
Hypogeum
M.Ö. 3000’li yıllara dayanan Hypogeum yer altında bulunan eski bir mezardır. Arkeologların yaklaşık 7.000’den fazla kişinin kalıntılarını bulduğu bu mağaraya girişler randevuyla yapılmaktadır. Hypogeum, tapınak yapı kültürünün en iyi korunmuş örneklerinden biridir.
Mdina Kapısı – Mdina Gate
Media Kapısı, surlarla çevrili olan Mdina’nin giriş kapısıdır. Bu şehre girerken karşılaşacağınız tek güzellik bununla sınırlı olmayacak. Media’nın araba giremeyecek kadar dar ve şirin sokaklarında gezerek harika Malta fotoğrafları çekebilirsiniz.