Mimarisi ve barındırdığı egzotik canlı türleri ile üçüncü derece sit alanı olarak korunan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi yerleşkesi, Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunuyor. Fakültede biyoloji ve botanik okuyan öğrencilerin uygulama alanı da olan ve “ağaç müzesi” olarak bilinen yerleşke, ziyaretçilerin de ilgi odağı oldu.
Ankara Üniversitesi’nin Tandoğan yerleşkesinde, 1943 ile 1950 yılları arasında iki binadan oluşan Fen Fakültesi inşa edildi.
Geçmişte uçak pisti olarak kullanılan ve bitki olmayan alan botanik bahçesi şeklinde düzenlendi.
Türkiye’nin en zengin biyoçeşitliliğe sahip bahçelerinden olan alan, Arizona servisi, Himalaya çamı, Toros köknarı, kalem servileri, nilüfer havuzlarıyla 140 ağaç ve çalı türüne ev sahipliği yapıyor.
Mimarisi ve bahçesinde barındırdığı egzotik canlı türleri ile üçüncü derece sit alanı olan ve ‘ağaç müzesi’ olarak anılan alan, yıllar içinde biyoloji ve botanik okuyan fakülte öğrencilerinin uygulama alanı oldu.
“Özenle hazırlanmış bir bahçe”
Ankara Üniversitesi Herbaryum Sorumlusu Öğretim Görevlisi Tuğrul Körüklü, bahçedeki bitki türlerinin özenle seçilerek yetiştirildiğini belirterek, “Burada biyoloji eğitimi alan, botanik eğitimi alan öğrencilere eğitim amaçlı ve estetik açıdan özenle yapılmış bir bahçe. Egzotik dediğimiz yurt dışından getirilen bitki örnekleri de var. Pek çok da yerli türümüz var.
Eğitim amaçlı kullanılacağı için ağaç türlerinin dünya üstünde bulunanları hatta, Türkiye’de bulunan çeşitleri, Ankara iklimine uygun şekilde seçilmiş. Burada bir peyzaj düzenlemesi yapılmış. Hala bu bahçeye yeni türler geliyor.
Bazıları da zaman içerisinde yaşlanıyor veya kuruyor. Bahçe kendi içerisinde bir dinamizme sahip. Aynı zamanda pek çok otlu tür de yine bu bahçede yer alıyor. Bunlar içerisinde de bu bahçenin biyoçeşitliliğini artıran pek çok bitki türü var” diye konuştu.
“Çok ilgi çekiyor”
Tabiat ve Kültür Varlıkları Kurumu’nca gerek yaşına gerekse büyüklüne göre ‘anıt ağaç’ statüsü verilen 5 ağacın olduğunu söyleyen Körüklü, “Mesela Arizona servisi var. Arizona servisinin şehir içindeki en büyük örneği. Hemen arkasında ağlayan çam ya da Himalaya çamı denilen gene egzotik bir türümüz var.
Bir Toros köknarı sağlı sollu. Bunlar da çok iyi korunaklı iki Fen Fakültesi binasının arasında en güzel formuna ulaşmış. Yine egzotik olan su servileri var. Ana vatanları Virginia olan kurşun kalem ardıçları var. Onlardan da bir tanesi yine anıt ağaç statüsünde. 400 ila 500 arasında tür sayısıyla temsil ediliyor.
Bunların yaklaşık 140 tanesi ağaç türü ve çalılar. Mesela Akçaağaç koleksiyonumuz var. Yine doğal olarak yetişen 5 çam türünün 4’ünü bu bahçede görmek mümkün. Dünya üstünde mevcut 3 tane sedir ağacı var ve bunların 3’ü de yine bahçemizde var. Bunlar eğitim amaçlı çok iyi karşılaştırmaların yapıldığı, öğrencinin direkt ağacın yanında eğitim aldığı türler.
Bu bahçe öyle bir düzenle yapılmış ki her mevsim çiçekli bitkiler görebileceğiniz bir düzene sahip. Bu aynı zamanda sadece öğrenciler için değil, çevreden de çok ilgi çeken Ankara şehir içerisindeki en güzel bahçelerden biri olarak görev de yapıyor aynı zamanda” ifadelerini kullandı.
Çeşitli hayvan türleri var
Körüklü, bahçede 2 yaşamlı, sürüngen ve memeli olmak üzere 9 hayvan türünün, 26 kuş türünün, 30 omurgasız hayvan türünün bulunduğu söyledi. Körüklü, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle kuş çeşitleri, bitki çeşitliğine bağlı, şehir içerisinde bazı göçmen kuşların da ziyaret ettiği ve kışın beslendiği bir alan burası. Yerli türlerimizden pek çok kuş çeşidinin yanı sıra böcek çeşitliği de var. Memeli türleri var ki bunlar içerisinde kedi, köpek dışında da kaplumbağa gibi bir sürüngen ve aynı zamanda kirpi türü var. Onun dışında bazı akşamları rastladığımız kulaklı orman baykuşu gibi şehir içerisinde kolay kolay göremeyeceğiniz türler de bu bahçeyi barınak olarak kullanıyor. Mantar türleri var. Yine bu bahçede kara yosunu dediğimiz yosun türleri var. Havuzlarda balıklarımız var ve bunlarla beraber belki de hala tespitini yaptığımız yeni türler de ilave oluyor. Son birkaç yıldır özellikle yeşil papağanlar ve sincaplar buraya getirildi. Bahçemizin türleri arasına girdi onlar da.”