Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi içerisinde 50 yıldır faaliyet gösteren Yaban Hayatı Müzesine gelen ziyaretçiler, yaban hayatını ve çeşitliliğini yakından tanıma fırsatı buluyor.
KTÜ’de Orman Fakültesinin kurulmasının ardından 1972 yılında oluşturulan Yaban Hayatı Müzesi, yarım asırdır aynı binada ziyaretçilerini ağırlıyor.
Fakültenin ikinci katında bulunan ve 2009 yılında Yaban Hayatı Bölümünün kurulmasının ardından eser ve örnek sayısı artan müze, 500’e yakın yaban hayatı canlısı örneğine ve bunlara ait parça ve objelere ev sahipliği yapıyor.
Ölü bulunan ya da tedavi sırasında telef olan ayı, vaşak, tilki, kartal ve çeşitli kuş türlerinin tahnit yöntemiyle sergilendiği müzede, yaklaşık 50 balık, 150 kuş, 100 memeli ve 10 amfibik canlı türünün yanı sıra geyik boynuzu, vaşak postu, kurda ait ayak izi gibi yaban hayvanlarıyla ilgili dikkat çekici bulgular yer alıyor.
KTÜ Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, AA muhabirine, müzede sadece Doğu Karadeniz’e özgü hayvanların değil, Türkiye’deki birçok hayvandan örnekler bulunduğunu söyledi.
Müzede kuşlardan balıklara, memelilerden sürüngenlere yüzlerce hayvan örneği ve parçası bulunduğunu belirten Başkaya, “Türkiye’deki önemli türleri toparlamaya çalışıyoruz. Zaman içerisinde burayı daha da geliştireceğiz. Memelilere ait yaklaşık 100 kadar örneğimiz var. Bizim için bir boynuz parçası da olsa bir örnektir. Bütün bir ayı dolgusu olduğu gibi yaban keçisi postu da vaşağın postu da bizim için değerli.” ifadelerini kullandı.
Başkaya, Türkiye’deki bazı canlı gruplarının yarısına, bazı grupların da üçte birine sahip olduklarını vurgulayarak, “Arazide bir kurdun ayak izini toprağıyla birlikte burada sergileyebiliyoruz. Pars veya geyik dışkısını da getirip koyuyoruz. Onlar bile dikkat çekici bir örnek.” dedi.
Müzeye yoğun ilgi gösterildiğini aktaran Başkaya, şunları kaydetti:
“Müzemizin çok ziyaretçisi oluyor, arı kovanı gibi işliyor. Bazen yetişemiyoruz ziyaretçilere. Mesai dışı bir saatte bile geliyorlar ve gezmek istiyorlar. Biz her dakika anahtar elimizde onları gezdirebiliyoruz. Ziyaretçilerimizin çoğunluğu ilk, orta, lise grubunda. Yılda 10 bine yakın ziyaretçi geliyor. Araştırma maksatlı gelenler de oluyor, yüksek lisans ve doktora yapanlar da geliyor. Her türlü yelpazeden ziyaretçimiz var. Amacımız bu müzeyi daha da geliştirmek. Ülkemiz bu konuda çok iyi durumda değil maalesef. Büyük şehirlerimizde ve üniversitelerimizde bu tür müzelerimiz yok denecek kadar az ne yazık ki. Her ilimizde olmasını arzu ediyoruz. Elimizdeki bütün biyolojik zenginliklerin görülebileceği mekanlar buralar.”
Başkaya, eserlerin temin edilmesinden işlenmesine ve sergilenmesine kadar zor bir süreçten geçtiğini, camekanlar içerisinde sergilenen eserlerin çürümemesi ve bozulmaması için de bir hayli uğraş verdiklerini dile getirdi.