Meksika’nın başkenti Meksiko’da yer alan ve dünyanın en büyük antik sanat koleksiyonlarından biri olarak kabul edilen Ulusal Antropoloji Müzesi, her yıl yerli ve yabancı milyonca kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Amerika kıtasının en büyük parkı Chapultepec Ormanı’nda inşa edilen müze, bünyesinde bulundurduğu binlerce tarihi eser ve paha biçilmez varlıklarıyla ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor. Meksika ve Orta Amerika medeniyetlerinin keşfi açısından dünyaca üne sahip müze, kıtada Hispanik dönem öncesinin kökenleri ve bölgede bilim ve sanatın ilerlemesine yönelik aydınlatıcı eserleriyle Meksika’daki ilk müze olarak kabul ediliyor.
Müze yetkililerine göre, bölgenin yüzlerce yıllık tarihi boyunca birçok kültürel grup tarafından oluşturulmuş arkeolojik ve antropolojik kanıtların varlığı sayesinde hem Meksika’nın hem de dünyanın en seçkin müzelerinden biri haline dönüştü.
Müzenin tarihi
Müzenin ilk kez İspanya Kralı 7. Alfonso’nun isteği üzerine 1875’te yapıldığı, müze binasının ise Cubas Markiği tarafından tasarlandığı biliniyor. Meksika’ya daha sonra Afrika, Avrupa, Amerika, Asya ve Okyanus halkları gibi çeşitli kültürlere ait sayısız eserlerin eklenmesiyle müzenin içeriği daha zenginleştirildi.
Ulusal Antropoloji Müzesi’nin şu anki genel merkezi ise 17 Eylül 1964’te açıldı.Müzenin yeni merkezi 50 yıldan fazladır ülkedeki en önemli arkeolojik ve etnografik koleksiyonları araştırma, koruma, sergileme ve yayma misyonunu yerine getiriyor.
En çok ziyaret edilen eserler
Kapsamlı kazılar sonucu ortaya çıkarılan ve Aztek takvimi olarak da bilinen Güneş Taşı, Aztek medeniyetine ait olduğu düşünülen Xochipilli heykeli ve Teotihuacan toplumunu anlatan ölüm tanrısı Mictlantecuhtli heykeli, müzede ziyaretçiler tarafından en beğenilen eserler olarak dikkati çekiyor.Aynı zamanda Aztek tanrıçası Coatlicue heykeli ve Tizoc Taşı (Aztek taşı), Ulusal Antropoloji Müzesi koleksiyonlarındaki en değerli eserler arasında bulunuyor.
Müzenin hemen girişindeki sergilerde de Orta Amerika’da doğan kültürleri kronolojik sıraya göre gösteriliyor. Bu sayede ziyaretçiler kültürlerin zaman içinde nasıl değiştiğine çarpıcı şekilde tanık oluyor. Sergilerdeki en dikkati çekici eserlerden biri olan ve 1790’da Meksika’nın en değerli mimari başyapıtlarından Metropolitan Katedrali’nin inşaatı sırasında gün yüzüne çıkarılan Aztek döneminden kalma Güntaşı da dikkat çeken parçalar arasında. Güntaşı’nın ağırlığının yaklaşık 24 tonu bulduğu belirtiliyor.
Maya medeniyetine ait eserler
Müzenin ikinci katında Maya uygarlığına ait eserler sergilenirken bunlardan en önemlisi, 1948’de Meksikalı ünlü arkeolog Alberto Ruz tarafından keşfedilen Maya Kralı Pakal’a ait yer altı mezarı olarak biliniyor.
Ziyaretçiler en çok bu mezarın bulunduğu yerde vakit geçiriyor. Bilim insanlarına göre Kral Pakal’ın mezarının keşfi, tarihsel açıdan Firavun Tutankamon’un mezar odasının keşfiyle eşit öneme sahip. Sembollere göre 12 yaşında Maya İmparatorluğu’nun başına geçen Kral Pakal’ın, 80 yaşında ölene kadar bölgede hüküm sürdüğü tahmin ediliyor.
Ulusal Antropoloji Müzesi’ndeki replika mezarda, Kral için yeşim taşından yapılmış cenaze maskesini ve çeşitli boncuklarla süslenmiş birçok kişisel eşyayı görmek de mümkün.