Milattan önce 5. yüzyıla tarihlenen antik kent, hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile büyülüyor. Kentin ortasından geçen Limyros Nehri’nin altında kalan tarihi kalıntılar ise bölgeyi daha da ilginç kılıyor.
Likya medeniyetine başkentlik yapmış olan Limyra Antik Kenti, yaşanan depremler nedeniyle büyük zarar gördü. Kentte, 1970 yılından bu yana arkeolojik kazılar sürdürülüyor. Kazılarda, Ptolemaion Kilisesi olarak bilinen ve orijinal haliyle 15 metre uzunluğa sahip olduğu düşünülen yapı ile sütunlu caddeler gün yüzüne çıkarıldı.
Su altındaki kilise ve sütunlu cadde
Limyra Antik Kenti’nin en dikkat çekici özelliklerinden biri, kentin ortasından geçen Limyros Nehri’nin altında kalan tarihi yapılar. Özellikle kilisenin temeli ve sütunlu caddenin bir kısmı, nehrin suları altında bulunuyor. Antik dönemde yapılar, kentin en önemli dini ve ticari merkezleri arasında yer alıyordu.
Ziyaretçilerin ilgi odağı: Limyros Nehri
Limyros Nehri, sadece tarihi kalıntıları su altında tutmasıyla değil, aynı zamanda doğal bir havuz işlevi görmesiyle de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Yaz aylarında bölgeyi gezen turistler, nehirde serinlemeyi tercih ediyor. Ancak, kilisenin temellerinin bulunduğu alanda restorasyon çalışmaları devam ettiği için bazı bölgelere giriş yasaklanmış durumda.
Limyra Antik Kenti’ni ziyaret etmek için ideal zaman
Limyra Antik Kenti’ni ziyaret etmek için en uygun zaman, bahar ve yaz aylarıdır. Özellikle yaz aylarında nehirde serinlemek isteyenler için ideal bir gezi noktası olan antik kent, doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla unutulmaz bir deneyim sunuyor.