Serçe, güvercin ve sığırcık gibi kuşların barınması için yapılan kuş sarayları, binaların güneş gören ve rüzgar almayan kısımlarına inşa ediliyordu.
Tarihçi Mehmet Dilbaz, kuş saraylarının İslam’la bağlantılı bir gelenek ve vakıf kültürünün eseri olduğunu anlattı. Bu yapılar, Osmanlı toplumunun estetik zevkini ve aynı zamanda sosyal sorumluluk bilincini yansıtıyor.
Dilbaz, vakıf kültürünün Osmanlı’dan dünyaya yayıldığını, ancak hiçbir toplumun Osmanlı kadar detaycı bir vakıf anlayışına sahip olmadığını anlattı. Osmanlı, sokak hayvanları ve kuşlar için vakıflar kurmuş, hatta leyleklerin tedavisi için hastaneler inşa etmiş.
İstanbul’da Üsküdar Valide Sultan Camisi, Eyüp Sultan Camii ve Şehzade Cami gibi birçok tarihi yapıda kuş evleri örnekleri görülebiliyor.
Evler, taş ve tuğladan yapılarak rüzgar ve yağmurdan korunmalarına özen gösterilmiş. Osmanlı kuş sarayları, dönemin mimari ve estetik zevkini yüzyıllar sonra günümüze taşıyor.