Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen ve 400 yıllık geçmişe sahip olan Bursa Mevlevihanesi, ilk günkü ihtişamına kavuştu.
Bursa Mevlevihanesi’nin resmi açılışı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da katıldığı törenle yapıldı.
‘Semahane’, ‘Türbe’, ‘Meydan-ı Şerif’, ‘Matbah-ı Şerif’, ‘Dedegan Hücreleri’ ve ‘Selamlık’ bölümlerinden oluşan yapı, özgün kimliğiyle Bursa’ya değer kattı.
Bursa bir rüya şehirdir
Bursa Mevlevihanesi’nin açılış töreninde konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa’nın gecesi ayrı güzel, gündüzü ayrı; yazı ayrı güzel, kışı ayrı. Baktığınız her noktada binlerce yıllık yaşanmışlık adeta canlanıyor. Sokaklarında gezinirken bir yanda Orhan Gazi’nin kuruluş günlerinde gök kubbeye yükselen nevbetlerini dinliyorsunuz, bir yanda Evliya Çelebi’nin hayranlıkla bakan gözlerine denk geliyorsunuz, bir yanda Osman Hamdi Bey’in tablosuna yansıttığı resmi temaşa ediyorsunuz, bir yanda da Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Bursa’yı metheden satırlarını ve mısralarını okuyorsunuz. Velhasıl Bursa güzel şehir. Tarihî mirasımıza sahip çıkmak, korumak ve geleceğe aktarmak da bizim asli vazifemizdir” şeklinde ifade etti.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy “Mevlevîlik tabir-i caizse, hem iç hem de dış güzelliğe odaklanmıştır. Böylece müntesipleri bir yandan kâmil insan olurken, diğer yandan da güzel sanatlara verilen önemle dergâhlardan pek çok sanatkâr yetişmiştir. Özellikle musıki alanında Nutkî, Osman Selâhaddin, Kutbünnâyî Osman, Selim, Abdülbâki Nâsır, Hamâmîzâde İsmâil, Ahmed Celâleddin, Zekâî ve, Fahreddin Dedelerle Itrî, III. Selim ve Rauf Yektâ Bey iz bırakmış isimlerdir. Ancak bu eğilim; Mevlevîliğin, dergâha kapanıp dışarıyla ilgilenmeyen bir yapı olduğu zannı da uyandırmamalıdır. Zira, Hz. Mevlana’dan feyzle devletin dirliği, milletin huzurunu esas alan Mevlevîlik, ülkenin bekası için her zaman hassas olmuştur. Devlet, millet her zora düştüğünde, mesela özellikle 18 ve 19’uncu yüzyıllarda peş peşe savaşlar yaşanırken, Mevlevî dergâhları sosyal dayanışma ve yardımlaşma görevi üstlenmiştir. I. Dünya Savaşı’nda; tren hattına yakın Yenikapı Mevlevîhânesi’nde bir hastane kurulmuş, Galata Mevlevîhânesi’nde yardım toplanmış, Kıbrıs ve Girit gibi adalardaki Mevlevîhâneler, zulüm gören Müslümanlar için bir sığınak, Anadolu’ya bir geçiş noktası olmuş, ‘Mücâhidîn-i Mevlevîyye Alayı’ adını taşıyan gönüllü alayı Filistin cephesinde çarpışmıştır” dedi.