Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, herhangi bir aksilik olmaz ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılında tarihin en yüksek turist sayısı ve en yüksek gelirine ulaşılacağını söyledi.
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yeniden seçilmesinin ardından ilk röportajını AA’ya veren Bağlıkaya, turizm sektöründeki gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Bağlıkaya, bu yıl 50’nci kuruluş yıl dönümünü kutlayan TÜRSAB’ın, Türkiye’nin köklü turizm meslek kuruluşu konumunda olduğunu belirtti.
Türkiye’nin sahip olduğu doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel zenginlikleri uzun yıllar boyunca dünyanın dört bir yanında tanıtan ve pazarlayan seyahat acentelerinin, ülkenin turizmde bir dünya markası destinasyonuna dönüşmesinde büyük katkı sağladığını ifade eden Bağlıkaya, TÜRSAB üyelerinin teveccühü ile bir kez daha birliği temsil etme görevine layık görülmüş olmanın kendisi için onur verici olduğunu söyledi.
“Küresel ölçekte seyahat çılgınlığının yaşandığı dönemden geçiyoruz”
Firuz Bağlıkaya, 2022 yılına girerken salgın nedeniyle dünya genelinde tatile özlem duyan, seyahat etmeyi dört gözle bekleyen geniş bir kesim ve birikmiş bir talep oluştuğunu anımsatarak, “Bu taleplerin seyahate dönüştüğüne hep birlikte şahitlik ediyoruz. Küresel ölçekte seyahat çılgınlığının yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.” dedi.
Türk Hava Yolları’nın Rusya’dan Türkiye’ye uçuşlarla ilgili aldığı önlemler, charter seferlerinin yanı sıra diğer alternatif pazarlar ve Avrupa’nın her yerinde yaşanan ciddi bir seyahat artışı sayesinde Türkiye’nin ziyaretçi sayısı bakımından 2022 yılını iyi bir noktada kapatacağını bildiren Bağlıkaya, asıl önemli olanın kişi başı turizm gelirlerini artırmak olduğunu, bu bakımdan hem kişi başı turizm gelirini hem de gecelik kişi başı gelirlerini artıracak bir turizm politikasını baştan kurgulamanın önem arz ettiğini dile getirdi.
Bağlıkaya, seyahat acentelerinden aldıkları bilgilere göre kış döneminin de hareketli geçeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Özellikle doğa, termal ve kayak turizmiyle canlanan destinasyonlarımıza iç ve dış pazardan talep yüksek. Geçen yıla göre daha güzel bir kış sezonu geçirmeyi hedefliyoruz. 2023 yılı yaz sezonu için ülkemize yönelik rezervasyon talepleri ise gayet iyi seyrediyor. Kasım ayı başında katıldığımız WTM Londra Fuarı’nda çok olumlu görüşmeler gerçekleştirdik. Diğer pazarlardan da pozitif haberler alıyoruz. Herhangi bir aksilik olmaz ise Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılında tarihin en yüksek turist sayısı ve en yüksek gelirine ulaşmış olacağız.”
Tatil planlayan vatandaşlara erken rezervasyon çağrısı
Bağlıkaya, TÜRSAB’ın girişimleri, üyelerinin katılım ve desteğiyle yurt içi turizm pazarında farkındalık yaratmak üzere başlattıkları erken rezervasyon kampanyasının uzun yıllardan bu yana devam ettiğini anımsatarak, “Bu yılki kampanyamıza da sektör temsilcilerimizin katılımıyla Travel Turkey İzmir Fuarımız sırasında yeniden dikkati çekeceğiz. Vatandaşlarımızın Türkiye’de istedikleri tarihte, istedikleri yerde ve istedikleri fiyata tatil yapabilmeleri için erken rezervasyondan yararlanmaları önem taşıyor.” dedi.
Geçen yıl erken rezervasyon yaptıran vatandaşların hem ciddi oranda indirimle satın alım yaptığını hem de sezon içindeki fiyat artışlarından etkilenmeden tatillerini yapabildiğini vurgulayarak, “Erken rezervasyonun önemi çok daha net bir şekilde anlaşıldı. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu yılki erken rezervasyon kampanyalarına büyük talep göstermesini bekliyoruz. Tatil planlayan vatandaşlarımızı, TÜRSAB üyesi seyahat acenteleri üzerinden güvenli bir şekilde rezervasyonlarını yaptırmaya davet ediyorum.” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanımızın turizm sektörüne özel önem gösteren yaklaşımı bizler için çok önemli bir motivasyon kaynağı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Otelciler Federasyonu Genel Kurulu’nda turizme destek mesajlarına ilişkin soru üzerine Bağlıkaya, “Cumhurbaşkanımızın turizm sektörüne özel önem gösteren, gelişimini destekleyen yaklaşımı sektör temsilcileri olarak bizler için çok önemli bir motivasyon kaynağı. Zaten ülkemizin turizmde bir başarısı varsa bunu büyük ölçüde Sayın Cumhurbaşkanımızın kaynak pazar ülkelerle iyi ilişkisine ve turizm sektörümüzün yoğun çalışmalarına borçluyuz.” yanıtını verdi.
Bağlıkaya, turizm sektörünün destek beklediği alanlara ilişkin, büyük çoğunluğu KOBİ niteliğinde olan ve emek-bilgi yoğun çalışan seyahat acentelerinin, finansmana erişim olanaklarının artırılmasının büyük önem taşıdığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer bir önemli husus ise 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Yasası’nın sektörümüzün ihtiyaçları çerçevesinde güncellenmesidir. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın adım atmasını bekliyoruz. Sektör olarak üzerimizdeki en büyük yüklerden birini, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın aldığı katkı payı oluşturuyor. Turizm sektörünün doğrudan ciroları üzerinden para toplanan bir yapıdan bahsediyoruz.
Yani turizmci, bırakın kâr etmeyi, zarar etse dahi, elde ettiği ciro üzerinden TGA’ya ödeme yapmak zorunda bırakılıyor. Topladığı paranın nasıl harcandığı konusunda da turizm sektörüne yönelik yeterli bir bilgilendirme maalesef bulunmuyor. Turizm ülkemize döviz kazandıran, dış ticaret açığını kapatan, deyim yerindeyse ülke için altın yumurtlayan tavuk konumunda. Ancak bugün yapılan, bu altın yumurtlayan tavuğu beslemek yerine kesmeye çalışmak. Bu anlayıştan vazgeçilmesi gerekiyor.”
“TÜRSAB olarak öncelikli beklentimiz konaklama vergisi uygulanmasının ertelenmesi”
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Bağlıkaya, turizm sektörünün henüz salgının oluşturduğu hasarları tam olarak atlatamadığını, dolayısıyla konaklama vergisinin 2023 yılı başında devreye girmesinin sektörü zorlayacağını, bu bakımdan TÜRSAB olarak öncelikli beklentilerinin vergi uygulanmasının ertelenmesi olduğunu bildirdi.
Verginin ertelenmesi ile ilgili talebin bir diğer gerekçesini, tur operatörleri ile oteller arasındaki 2023 yılına ilişkin kontratların yapılmaya başlanması oluşturduğuna dikkati çeken Bağlıkaya, “Konaklama vergisinin 2023 başında devreye girmesi tur operatörleri ile oteller arasında fiyat anlaşmazlıklarına neden olabilecek, sektörümüzün üzerinde ek bir yük oluşturacak. Hazırlanan tebliğe göre verginin konaklama fiyatı üzerinden yüzde 2 oranında alınması planlanıyor. Bu da seyahat acentesi ile otel arasında gizli kalması gereken fiyatın herkes tarafından öğrenilmesi anlamına geliyor.” diye konuştu.
Bağlıkaya, bu bakımdan TÜRSAB olarak konaklama vergisinin fiyat üzerinden değil, sabit bir rakam üzerinden alınması yönünde önerilerinin bulunduğunu aktararak, sabit fiyatlı konaklama vergisi belirlenirken de bölge, destinasyon ve konaklama gerçekleştirilecek tesisin nitelik ve sınıflandırmasının da dikkate alınması gerektiğini vurguladı.