Konya’nın Çumra ilçesinde, Anadolu’da ve dünyada ilk kentleşme modellerinden olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Çatalhöyük’teki kazıların 30. sezonunda, 8 bin 200 yıllık inanç yapısı bulundu.
9 bin yıllık Çatalhöyük Neolitik Kenti’nde höyüğün doğu eteğinde çalışmalarını sürdüren kazı ekibi, yaklaşık 30 metrekarelik özel bir dini yapıya ulaştı. Kazı Heyeti Başkanı, Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Umut Türkcan, geçen yıl kuzey höyükte yeni bir mahalle ve sokak bulunduğunu, bu alanda kazıların devam ettiğini hatırlattı.
Polonya’daki Poznan Üniversitesi Prehistorya Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Arkadiusz Marciniak’ın 2018’de güney höyüğün doğu alanında çalışmalara başladığını, Çatalhöyük’ün son dönemlerinden izler barındıran alanın bu yıl bir sürpriz verdiğini söyledi.
Türkcan, 1960’larda ilk dönem kazılan 150 yapıdan 48’inin “shrine” adı verilen kült veya inanç yapıları olduğunu belirterek, “1960’lardan beri 2008’e kadar bu yapılardan herhangi birini görmemiştik. 2008’de kuzey alanda ‘Bina 77’ vardı. Yaklaşık 30 metrekare olan bir yapının içinde duvar resimleri, kabartmalar vardı ve o yapının özel olarak örtüldüğünü biliyoruz. Boğa başları ve sunaklar vardı. Bu alanı şimdi özel tekniklerle koruma altına alıyoruz. Önümüzdeki sene bunu daha detaylı inceleyeceğiz.” dedi.
“İbadet geleneğinin devamını göstermesi açısından önemli”
Son bulunan tapınağın Çatalhöyük’te ibadet geleneğinin devamını göstermesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Türkcan, tapınakta bir sunak alanı, boğa başlarıyla süslenmiş sekiler, emekleyerek geçilen dar özel girişler, duvar resimleri ve kabartmalar bulunduğunu dile getirdi.
Türkcan, bölge terk edilirken alanın Çatalhöyüklüler tarafından doldurulduğu için oldukça sağlam olduğuna dikkati çekerek, “Çatalhöyük’te kazılar iki farklı alanda yapılıyor. Çatalhöyük’te çözülmemiş bir takım sorular var. ‘Niye kuzeyde, yeni bir yerleşime ihtiyaç duymuşlar ve niye terk etmişler?’ Bunu anlamaya çalışıyoruz. Sokaksızlık olgusu vardı, geçen sene bir sokak bulduk. Bu 14 hektarlık alandaki yerleşmenin en geniş zamanda 7 bin kişiyi aşan bir yerleşme olduğunu düşünüyoruz. 61 yıldır yüzde 6 ila 10’unun kazıldığını düşünürsek çıkan mezar sayısı 830. Bunu 9-10 ile çarparsak sayı çıkacak gibi.” diye konuştu.
“Bu alanın tamamen ritüeller için yapılmış özel bir yapı olduğunu anlıyoruz”
Alandaki kazıları gerçekleştiren Prof. Dr. Arkadiusz Marciniak da Çatalhöyük’te yüzeyin 5-10 santimetre sıyrıldığında altındaki yapıların planlarını verebildiğini, 2018’de alanda yaptığı sıyırmayla yapılar hakkında fikir sahibi olduğunu söyledi.
Alanda böyle bir yapının olabileceğini hep düşündüğünü anlatan Marciniak, şöyle devam etti: “Bu yapı daha önceki dönemlerde tapınak olarak adlandırılan yapıların bir benzeri ama daha geç döneme ait. Yerleşmenin terk edilme aşamasındaki bir evrede bulunması çok önemli. Bu yapıyı ev olarak kullanılan yapılardan ayıran özellik, içinde ev kullanımıyla ilgili herhangi bir öge olmaması. Sadece ocak var. Ocakların konumları da farklı bir yerde. Şu gördüğünüz kare dikmeler, boğa başlarının sergilendiği bir sunak alanı gibi görünüyor. Ortada yükseltilmiş bir ateş yeri var. İki tarafta çömelerek geçilen girişi olması da dikkat çekici. Bu alanın tamamen ritüeller için yapılmış özel bir yapı olduğunu anlıyoruz. Çok titiz davranıyoruz. Bu tür yapılarda büyük panolar, resimler geliyor. “
Marciniak, bu yapıda birbirini takip eden en az üç evre olduğunu bildiklerini aktararak, “Henüz radyokarbon tarihlendirmelerimiz yok. Göreceli bir tarihlendirme yaptığımızda, buradan çıkan malzemeye göre yapı, Çatalhöyük’ün geç dönemlerine ait. 8 bin 200 yıllık bir inanç yapısı. Unutmamalıyız ki Çatalhöyük 1200 seneye dayanan bir yerleşme. Erken, orta ve geç evreleri olan uzun bir sürece sahip dünyadaki nadir bir yerleşme.” ifadelerini kullandı.