Diyarbakır ve Elazığ’da satılan meyan ve reyhan şerbeti, kavurucu sıcakların serinleten içecekleri arasında yer alıyor.
Serinletici ve ferahlatıcı özelliklerinin yanında kendine has tadı, rengi ve köpüğüyle tadanların vazgeçemediği içecekler arasında bulunan meyan ve reyhan şerbetini kimileri, asitli içeceklere karşı alternatif olarak tüketiyor.
Diyarbakır’da ilkbahar aylarında dağlık bölgelerde toplanan ve tokmaklarla dövülerek kıvama getirilen meyan bitkisi, kaynatıldıktan sonra buzlu soğuk demleme yöntemiyle şerbete dönüştürülüyor.
Seyyar tezgahlarda ya da geleneksel kıyafetler giyen satıcıların sırtında soğuk olarak satışı yapılan meyan şerbeti, özellikle tarihi Sur ilçesinde sıcak havalarda tercih ediliyor.
İlçede 35 yıldır meyan şerbeti satan Yılmaz Pala, hava sıcaklığı arttıkça satışların daha iyi olduğunu söyledi.
Pala, “Doğal bir içecek. Biz bu içeceğe ‘Diyarbakır kolası’ diyoruz. Herkes gelip Diyarbakır’ın kolasını şifa niyetine içsin.” diye konuştu.
Yarım asırdır tarihi Sur sokaklarında meyan şerbeti sattığını belirten 72 yaşındaki Cemil Batıbay da meyan şerbetinin her derde deva olduğunu savundu.
Vatandaşlardan Evren Yaşar ise sürekli meyan şerbeti tükettiğini anlatarak, “Tadı kimine biraz ağır gelebilir. Biz alıştığımız için rahat içiyoruz. Bu şerbeti içtiğimde rahatlıyorum. Serinletiyor, susuzluğu gideriyor. Sıcak günlerde çok iyi geliyor.” ifadelerini kullandı.
“Buz gibi şerbet”
Elazığ’da da unutulmaya yüz tutan sokak şerbetçiliğini yıllardır sürdüren 52 yaşındaki Adnan Yıldız, başında fesi, sırtında tulumbasıyla dolaşarak meyan ve reyhan şerbetiyle sıcaktan bunalanları serinletiyor.
Kentteki bir okulda 7 yıldır hizmetli olarak görev yapan Yıldız, babasından miras kalan ve uzun yıllar geçimini sağladığı sokak şerbetçiliğini hafta sonu ve mesai saatleri dışında sürdürüyor.
Meyan ve reyhan şerbeti yapımını evinde geleneksel yöntemlerle sürdüren Yıldız, 40 kilogram ağırlığındaki şerbetle dolu tulumbası ve elinde tuttuğu bakır maşrapaların birbirine çarparken çıkardığı tınılarla cadde ve sokaklarda “buz gibi şerbet” diye sesleniyor.
Yıldız, dedesinden babasına, ondan da kendisine miras kalan sokak şerbetçiliğiyle uzun yıllar ailesinin geçimini sağladığını, hizmetli olarak işe girdikten sonra da tutkuyla bağlandığı mesleği bırakamadığını belirtti.
Elazığ’da sokak şerbetçiliğini 15 yıl öncesine kadar kendisiyle birlikte birkaç kişinin icra ettiğini ancak hastalık ve vefat gibi nedenlerden bugün kendisinden başka sokak şerbetçisi kalmadığını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:
“Baba ve dede mesleği olduğundan bu işi bir türlü bırakamıyorum, bırakmak istesem bile o beni bırakmıyor. Şerbetçiliği artık ticari olarak da yapmıyorum. Parası olan olmayan, çarşıda pazarda, ben nerede olursam olayım beni görenler gelip içebilirler. Hiçbir zaman çekinmesinler.”
Yıldız, Osmanlı mutfağından miras kalan meyan ve reyhan şerbetinin yaz aylarında daha çok tüketildiğini dile getirdi.
Mesleğin zorluğundan dolayı bugün sokak şerbetçiliğinin yapılmadığını vurgulayan Yıldız, mesleği yaşatmak için elinden geldiği kadar bu işi sürdüreceğini söyledi.
Yıldız, meyan şerbeti yapımı için meyan kökünü yıkayıp kuruttuktan sonra tokmakla döverek lif haline getirdiğini, ardından üzerine bol miktarda buz parçası koyarak demlenmesi için bir gün beklettiğini kaydetti.
Demlenen şerbeti, süzme işlemi ile liflerden ayırdığını anlatan Yıldız, “Reyhan şerbeti yapımı için de su kaynatıyoruz. Yazın taze kışın kuru reyhan kullanıyoruz. Kaynamış suyun içine attığımız zaman yeşilimsi bir renk alıyor. Şekerle ve limon tuzunu attığınız zaman şerbetin rengi pembeleşiyor. Süzüp soğumaya bırakıyoruz. Sonra buzla soğutup tulumbaya koyuyoruz.” dedi.